aşı tehlikesi hakkında.

kesmez

Aktif Üye
Katılım
31 Mart 2018
Mesajlar
433
yaptığım araştırmalara göre... israil devleti halkını pfizer biontec yani mrna tabanlı aşı ile aşılamış. üstelik 2 kat pahalı satın alarak.
eğer illa aşı olmak istiyorum diyen varsa mrna aşısını öneririm.
mrna aşılarında virüsün çok küçük bir parçası kullanılıyor.
avrupa ve abd ve japonya gibi ülkeler bu tür aşıyı tecih ediyor.
fakat sadece israil yüzde 100 mrna kullanıyor.
mrna dışındaki aşılar virüsün tüm yada tüme yakın dna yapısını kullanıyor.
bu virüs biyolojik bir silah.
bu silahı kullananlar kedi halklarına bile acımıyor. çünkü israil dışında yüzde 100 mrna aşısı kullanan yok.
dünya nüfusunu 500 milyona indirme projesi yıllardır konuşuluyor.
bütün dünyanın aşılamada aceleci olmaması gerekiyor.
ileride aşılar can almaya başlayınca suçu eski teknoloji aşıların üzerine yıkacaklar.

mrna aşıları pahalı diğerleri ucuz. Fakir halk ve göçmenler mrna ile aşılanmıyor. Zenginler aşılanıyor. Gelecekte sadece zenginlerin , kendi faşist kurallarıyla yaşamasını istiyorlar.
lütfen dikkat edin ve insanları bilgilendirin.
 
Benim araştırmama göre bizim kullandığımız ve Çin'den gelen aşı kimyasal olarak etki eden bir aşı. Ama mRNA aşıları genetik olarak etki eden aşılar. Ben şahsen genetik olandan korkarım, çünkü genlerle oynandığı zaman ne olacağını kestirmek mümkün değil.

Esasında benim duyduğuma göre Avrupa da Çin aşısını almak istemiş, ama sonradan nasıl olduysa RNA bazlıda karar kılmışlar.

Prensip olarak ben ne Çin'e nede batı dünyasına güvenmiyorum, ama batıya olan güvenim çok daha az, çünkü şimdiye kadar Türkiye'nin başına gelen bütün fitne fesatların altında hep batının parmayı çıkıyor.
 
mrna aşısını bir türk buldu ve patentini aldı. prof. uğur şahin.
bu yöntemle virüs dna sının küçük bir bölümünün dna sı vucuda veriliyor.
bildiğim kadarıyla virüsün dış yüzeyindeki hücreye yapışmasını sağlayan kol şeklindeki uzantlarının dna sı.
dolayısıyla vücut koronavirüsün dnasına maruz kalmıyor.
diğer aşılar ya virüsün tüm dna sını yada çoğunu vücuda veriyor.
eğer bu virüsün dnası vucutta uzun süreçte yıkıcı etkiler oluşturursa insanlık için felaket olur.
virüs değil fakat insanların kendi elleriyle yaptıkları aşı bu felakete sebep olmuş olur.
 
Bunun doğruluğuna zerre ihtimal vermiyorum. Hadi diyelim ki doğru; Bir kimliği paylaşan insanlar olmadığımız sürece az bile yapıyorlar! Biz neden başkasının sattığı aşılar arasında tercihi yapmak durumunda kalıyoruz? Hadi onu da geçtim neden medeni bir araç-yaya trafiğimiz yok?

Zenginlerin (zenginliğin) kötü olduğu zannına itibar ediliyorsa kapitalizmi ret etmek gerekir. Baktığımızda en çok da fakirler zengin olabilme ihtimalini seviyor. Demek ki durum gene insan nefsini terbiyeden geçiyor...

Kapital dünyada kabul edilen "maddi zenginlik" mutlak bir sıfır noktasına göre değil, kabul edilen fakirlik referans noktasına olan uzaklığa göre belirlenir. Yani zenginlik kavramı görecedir. Adamın elindeki kağıt için ne kadar hizmet etmeye razı olduğuna sen karar veriyorsun. Manüplasyona açık olursan başına her iş gelir. Ayrıca zengin adam fakirleri öldürmek değil yaşatmak ister. Çünkü onun zenginliğini fakir sayısı belirler.

Bu arada ben de prensip olarak ABD, Avrupa, Rusya ya da Çin'e güvenmem. Bulunduğumuz noktada şimdi ismini zikretmeyeyim ama enfeksiyon hastalıkları ve mikrobiyoloji uzmanı hekim ahbablarımla yaptığım sohbetlere dayanarak mRNA'ın tercih edilmesini daha mantıklı buluyorum.
 
yine araştırdığım kadarıyla mrna aşıları diğer aşılardan 8 - 10 kat daha pahalı. ve mrna aşılarını batı dünyası ve japonya gibi ülkeler kullanıyor. nüfuslarının yaklaşık dörtte biri. bu üklelerdeki yüzde 25 lik zengin nüfus kullanıyor. diğerleri ucuz ve mrna olmayan 6 dolarlık astra zeneca aşısı kullanıyor. yani tehlike altındalar. mrna aşıları 40 dolar veya daha fazla ücretle satılıyor.
aşı üreticilerini suçlamıyorum. onlar bildikleri doğru yolla aşılarını üretiyorlar.
benim endişem patentli mrna aşılarının bir biyolojik savaşta bir araç olarak kullanılıyor olması durumu.
mesela çin hindistan ve batı dışındaki ülkeler mrna aşısı kullanmıyor ve bence tehlike altındalar.
kısacası eğer endişelerim doğruysa ve bu aşı gerçektende bir biyolojik saldırı unsuruysa batı dünyası nüfusunun sadece dörtte biri bu saldırıdan etkilenmeyecek.
tamda yeni dünya düzenini kurmak isyeyenlerin amacına uygun olarak.
 
Son düzenleme:
Ayrıca tam tersi mRNA daha tehlikeli olarak nüfus azaltma projesi olarak kullanılabilir.

Dünya genelinde nüfüs azaltma projelesi uygulayabilecek hiçbir güç bundan fayda sağlayamaz. Yönetici elit diye tanımlanabilecek farazi yapı neden kontrol altında tutabildiği bir durumu değiştirsin ki? Şu kıçı kırık korona virüsü bile kaos yarattı. Kitlesel ve deneysel metotlar uygulamaya kalkanı kıçından ısırır.
 
dakika 07:00
 
  • Beğen
Reactions: fmy
Adam bence olaya tek boyutlu bakıyor, iddia ettiği operasyonun parasal sonuçları problemin en küçüğü. Amerika süper güç konumunu parasının güvenilirliğine borçlu, ekonomileri Çin ile birbirine görünenden çok daha bağlı. Bir taraftan da hep beraber tükettiğimiz kaynaklar paradan daha değerli, bunlar sadece doğal kaynaklar da değil, üretim kapasitesi mesela transferi veya yerine konması kısa vadede mümkün olmayan bir kaynak. Şu anda silikon çip sıkıntısından otomobil üreticilerinin kapasiteleri sınırlanıyor, daha önce samsung'un fabrikasında kısa bir elektrik kesintisi aylarca ram bellek sıkıntısına sebep oldu.
 
Aslında bu siteyi okuyucu olarak takip etmeyi düşünüyordum. Ancak Bülent beyin yazısını okuyunca açıklama ihtiyacı hissettim.

Öncelikle bu küreselci denilen insanlık düşmanlarının hedefleri ne, amaçları nedir onu anlamak lazım.

Özetle söylemek gerekirse ekinleri ve nesli yok etmek.

Siz 500 milyon demişsiniz ama benim hatırladığım kadarıyla dünya nüfusunu 2 milyona düşürme gibi bir niyetleri var.

Bu yeni dünya düzeni denilen plan hiç de yeni değildir. 700 yıllık köhnemiş bir plandır. Bu düzen dünyada acı, kan ve gözyaşına neden oluyor.

Aslında bu düşünceye yeni mandacılık düzeni demek daha doğru olur.

Semavi dinleri de kendi önlerinde engel olarak gördükleri için tüm semavi dinlere de düşmandırlar.

Bu olayların perde arkası Oktay Sinanoğlu'nun Göçmen Hamamı isimli kitabında anlatılıyor. Merak ediyorsanız oraya müracaat edebilirsiniz.

Küresel kraliyetçiler II. Dünya Savaşında Yahudileri katleden Nazileri gizlice desteklemişler, Japonya'ya atılan atom bombasının parçalarını üretmişlerdir.

Buradaki belgeye göre Yahudiler için üretilen aşı Johnson & Johnson isimli bir firmaya 1 milyar $ yardım yapılarak ürettirilmiş. Bu aşının mRNA olmadığı da belirtiliyor.

Bu belgeyi incelerseniz, bazı uzmanlar türünün ilk örneği olan bu aşının milyonlarca insan üzerinde
denenmesinden endişe duyduklarını ifade etmişler.

Philadelphia Çocuk Hastanesi bulaşıcı hastalık uzmanlarından Paul Offit'in açıklamaları var. Bunlara bakabilirsiniz.

Bu belgenin bir bölümünü çevirmek bile istemedim. Merak ediyorsanız kendiniz okuyabilirsiniz.
Bu hücreleri araştırma için kullanmak etik bir tartışmanın fitilini de ateşledi...

[But using those cells for research had created an ethical firestorm ..]

Moderna, Biontech, CureVach, Pfinzer ya da Çin firmaları hepsi aynı karanlık oyunun bir halkası gibi görünüyor.

Bu firmalar milyarlarca dolar yardım almışlar.

Türk demek Müslüman demek. Müslüman demek Türk demek.

Özlem Türeci babası katolik St. Elisabeth-Stift hastanesinde çalışan bir cerrahın kızı. Uğur Şahin zaten Alman vatandaşı. Hayat hikayesinde, Katolik kilisesinin kitaplığından ödünç aldığı kitaplarla bilim öğrendiği yazıyor.

PCR testinin bu hastalığın tespitinde kullanılamayacağını Profesör Sucharit Bhakdi isimli bir bilim adamı ifade etmişti.

Bu gün bizim doktorların açıklamaları da bu bilgiyi teyit ediyor.

PCR testi ile alınan kalıt bilgileri kötü amaçlı olarak kullanılabilir.

Bu konuda zamanında Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu milletimizi uyarmıştı.

"İngiltere'de hapishanedeki mahkumlardan zorunlu olarak kalıt ("gen") bilgisi topluyorlarmış. DNA veri bankası GenBank'da insanların gen bilgileri istifleniyor. Bu verilerin ne amaçla kullanılacağı belli değil. Belki de bir gün Dünya Gen Konseyi kurulup bir takım bahanelerle herkesin gen bilgilerini bir şekilde toplayabilirler. Bunu yaparken insanların kendi iyilikleri için olacağına inanmak çok zor."

Bu aşıların en tehlikeli noktası, gelecek nesilleri kısırlaştırmak için kullanılabilir. Çocuklarda kalıtsal anormallikler, hastalıklar ortaya çıkabilir.

MIT'den Groton Seneff isimli bilim insanı GDO'lu tohumlar ile ilgili bir araştırma yapmış. Son rakamlar Amerikada her 68 çocuktan birisinin otizm olduğunu ortaya koyuyormuş. Eğer artış bu hızla devam ederse 2032 yılına gelindiğinde Amerika'da doğan çocukların yarısına otizm teşhisi konacak.

Konunun manevi tarafını da göz önüne alırsak, Nisa Suresi 118-121. ayetlerde Hazret-i Allah'ın (c.c) yarattığını değiştirmeye çalışmanın yasaklandığını görebiliriz.

Bu günlerde yapılabilecek en güzel şeylerden bir tanesi ailenizi, arkadaşlarınızı, sevdiklerinizi yakınlarınızı bu aşının tehlikeleri konusunda uyarmaktır.

Avrupa'da PCR testi ile ilgili olarak karşı davalar açılmaya başladı.

Bizim elimizden gelen sınırlı, zayıf insanlarız. Altından kalkamayacağımız konuları Cenab-ı Allah'a (c.c) havale etmekte fayda var.

Gene de moralinizi yüksek tutun. Sevdiğiniz işlerle meşgul olun.

Unutmayın Allah var, umut var.
 
Benim bu modern aşılarla ilgili bir endişem de şu: Bizim şu anda kimya biliminde gördüğümüz gelişim, sadece herkese açıklanan teknolojilerden oluşuyor. Kimya biliminin en uç noktasında çalışan firmalar ve bilim adamları, bu gelişim seviyesinin belki de 10 - 20 yıl ilerisinde.

Şimdi diyelim öyle bir kimyasal madde yaptınız ki, bu madde vücuda enjekte edildiğinde, aynen ağır metallerin karaciğer'de ömür boyu tutulduğu gibi vücutta tutuluyor. Sonra da harici bir etki ile (örneğin kuvvetli bir manyetik alan veya ortama salınan farkedilmeyen bir gaz veya tüketilen bir gıda/sıvı) aktive ediliyor ve o kişiye örneğin kalp krizi geçirtiyor. Düşünsenize, bu şekilde kendi amaçlarınızın önünde engel gördüğünüz kişileri ne kadar kolay bertaraf edebilirsiniz.
 
Komplo teorisi üzerine güzel yazılar yazmışsınız.Lakin hastalık neler yapıyor desem burda cevap verecek veya verebilecek kimsenin olduğunu düşünmüyorum.
Öncelikle birçok hastalığın tedavisi olmadığı gibi henüz kesin net bir tedavi covid-19 da da yok.
Hem günümüzde herbal ürünler ve aktarlar varken doktorlara insanlar pek ihtiyaç duymuyor gibi geliyor bana.

Peki basit bir soru.
Ateşi olan bir hasta var yetişkin veya çocuk.38.5-39 civarında.ne yapalım dusurelim mi hemen ateşini?!Yoksa başka bir yol mu deneyelim?!

 
Ateşi olan bir hasta var yetişkin veya çocuk.38.5-39 civarında.ne yapalım dusurelim mi hemen ateşini?!Yoksa başka bir yol mu deneyelim?!

Ben bu işin uzmanı değilim ama hemen ateş düşürmeye gidilmez, gözlem altında tutulur diye biliyorum.
 
Hemen cevap vermeyeceğim ama bugünkü birçok hastalığın altında bu sorduğum basit soru yatıyor.Ateş insanlık tarihinden itibaren var ve beyinde bunu regüle eden özel bir çekirdek var.Ve birçok aile ateşi çıkıyor hemen ilaç verelim hemen dusurelim diyor.Aslında birçoğu çocuklarına çok ciddi hasarlar veriyorlar ama farkında bile değiller.
Bir doktor hastayı tedavi ederken yanlışlıkla zarar verdiğinde topa tutuluyor.
Ama her gün birçok insan yakınlarına ailelerine göz göre göre zarar veriyor ve bunu uyardığım halde devam ediyorlar.
Trajikomik şeyler çok tabiki.
Bu soruyu da aslında birşeye farkındalık oluşturmak için sordum.

 
Ates enfeksiyon belirtisi. Vucut o abki yasanan enfeksiyon ile savasirken isteyerek vucut sicakligini yukseltiyor. Bu normal olmasi gereken. Bu sicakligin yukselmesi mikroplarin üremesini yavaşlatıyor.

Ama bu sicaklik tam emin olmamakla 39.5 derece gibi bir sicakligin uzerinde tehlikeli oluyor diye biliyorum.

Yanlista olabilir.
 
Çin kendi ürettiği aşıyla kendi nüfusun çok az bir kısmını aşıladı. Tüm nüfusu aşılamak için sonuçları bekliyor. son derece akıllıca.
Fakat biz 6 ay bağışıklık için 80 milyonu tehlikeye atıyoruz.
Denenmemiş sonuçları belli olmayan aşıyı kullanmak için acele ediyoruz.
Neden bu acele..
niye 2 yıl beklenmiyor...
diyelimki aşı yapılmadı bu salgın sebebiyle 2 yılda günde 100 vefattan 70 bin kişi ölür.
Fakat test edilmemiş aşı 80 milyonun hayatını ve sağlığını tehlikeye sokabilir.
Tüm ülke aşılansa zaten aşı kontrendikasyonuyla yaklaşık 70 bin kişi ölecek.
 
Çin kendi ürettiği aşıyla kendi nüfusun çok az bir kısmını aşıladı. Tüm nüfusu aşılamak için sonuçları bekliyor. son derece akıllıca.
Fakat biz 6 ay bağışıklık için 80 milyonu tehlikeye atıyoruz.
Denenmemiş sonuçları belli olmayan aşıyı kullanmak için acele ediyoruz.
Neden bu acele..
niye 2 yıl beklenmiyor...
diyelimki aşı yapılmadı bu salgın sebebiyle 2 yılda günde 100 vefattan 70 bin kişi ölür.
Fakat test edilmemiş aşı 80 milyonun hayatını ve sağlığını tehlikeye sokabilir.
Tüm ülke aşılansa zaten aşı kontrendikasyonuyla yaklaşık 70 bin kişi ölecek.
Bununla ilgili elinde herhangi yazılı makale yazı herhangi birşey var mı?!

 
DrFreeMan komplo teorisi ruhbilimsel savaş uzmanlarının uydurduğu slogan içi boş bir laftır.

Şimdi bir ormanda bir grup gidiyor diyelim. Önde giden, ileride bir yırtıcı hayvan, ya da bir tehlike gördü. Gelip arkadan gelenlere haber vermeyecek mi?

Eğer "conspiracy" kelimesini yabancı dildeki manası ile düşünürsek, gizli tertip gibi bir anlama geliyor.

Timur bey sizin de bahsettiğiniz gibi DSÖ daha önce bunu aşılara kattıkları kimyasallarla yaptı.

DSÖ diğer adıyla Dünya Sağlık Örgütü nedir diye merak edenler 90'lı yılların başında Rockefeller vakfı ile birlikte Meksika, Nikaragua ve Filipinler'de yaptıkları çalışmalara bakabilirler.

Küresel Aşı Enstitüsü raporlarına göre 1990'ların başlarından beri Dünya Sağlık Örgütü Nikaragua, Meksika ve Filipinler de büyük aşı kampanyaları düzenlemişti.

Bir Katolik örgüt olan Meksika Yaşam Komitesi (Comite Pro Vida de Mexico) Dünya Ticaret Örgütü'nün programının ardındaki gerçek niyetten kuşkulandı ve çok sayıda aşı ampülünü test etmeye karar verdi.

Test sonuçlarında ampüllerin Koryonik Gonadotropin ya da hCG içerdiği ortaya çıktı. hCG tetanoz toksoid taşıyıcısıyla birleştiğinde hCG'ye karşı antikor üretimini tetikliyordu ve böylece kadınlar gebe kalamıyordu; bu gizli bir düşük demekti.

Kaynak :
James A.Miller, "Yeni aşılara doğum kontrol ilaçları mı Katıldı?", HLI Raporları, İnsan Hayatı Enternasyonel, Gaithersburg, Maryland; Haziran-Temmuz 1995

https://www.ewtn.com/catholicism/library/babykilling-vaccine-is-it-being-stealth-tested-11055
 

Çevrimiçi personel

Forum istatistikleri

Konular
5,787
Mesajlar
98,980
Üyeler
2,464
Son üye
s4met

Son kaynaklar

Son profil mesajları

cemalettin keçeci wrote on HaydarBaris's profile.
barış kardeşim bende bu sene akıllı denizaltı projesine girdim ve sensörleri arastırıyorum tam olarak hangi sensör ve markaları kullandınız yardımcı olabilir misin?
m.white wrote on Altair's profile.
İyi akşamlar.Arabanız ne marka ve sorunu nedir.Ben araba tamircisi değilim ama tamirden anlarım.
* En mühim ve feyizli vazifelerimiz millî eğitim işleridir. Millî eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lâzımdır. Bir milletin hakikî kurtuluşu ancak bu suretle olur. (1922)
Kesici/Spindle hızı hesaplamak için SpreadSheet UDF'leri kullanın, hesap makinesi çok eski kalan bir yöntem :)
Dr. Bülent Başaran,
Elektrik ve Elektronik Mühendisi
Yonga Tasarım Özdevinimcisi
Üç güzel "çocuk" babası
Ortahisar/Ürgüp/Konya/Ankara/Pittsburgh/San Francisco/Atlanta/Alaçatı/Taşucu...

Back
Top