RF hakkinda merak ettiklerim.

Haze

Aktif Üye
Katılım
28 Ekim 2022
Mesajlar
557
bir sinyal jeneratorunden cikan 250mW gucunde 7Ghz ila 10Ghz arasindaki rf sinyalin 3 metre uzakliktaki canlilar uzerindeki etkisi nasildir, guc nereye cikarsa tehlikeli olur, frekansin buradaki etkisi guce nazaran daha zararlimidir?
 
5G GSM frekansı sanırım 7 Ghz idi. Bunu mu test etmek istiyorsunuz?
 
hayir, genel olarak frekans guc iliskisi, basta zaten belirtmistim sinyal jeneratoru diye.
 
Bu konuda net, bağımsız bilimsel bir veri yok. Üreticiler hiçbir zararı olmadığını söylüyor, komplo teoriciler ise depreme bile sebep olduğunu söylüyor :katil2:

Eğer bir kurala ihtiyacın varsa, cep telefonları için konmuş soğurma limitlerini baz alabilirsin. En azından bu şekilde yasal olarak kendini sağlama almış olursun.
 
anteni bilmek lazım küresel yayın yapan bir anten ile odaklanmış bir waveguide arasında birim alana düşen güç olarak binlerce kat fark olur.

ama asıl konuya gelecek olursa iyonize olan ve olmayan radyasyon diye ikiye ayırmak gerekir. radyo dalgaları iyonize olmayan bir radyasyondur ve bildiğiniz ışığın düşük frekanslısıdır. gündelik hayatımızda bu radyasyon türüyle içiçe yaşarız. mesela güneşten açık bir günde metrekare başına yaklaşık 1000w gücünde enerji düşer. bu enerjinin dalgaboyuna ve gücüne göre yüzeysel hasar verme olasılığı vardır.

örneğin IR bandında ısı aktarımı yüksektir ve 1kw ufo sobanın önünde durusanız yanarsınız. ufo sobadan yayılan kırmızı ışık asıl enerjinin çok ufak bir kısmıdır. büyük kısım gözle görülmeyen IR bandındadır.

aynı şekilde üst UV bantları da uzun sürede cilde ve gözlere zarar verebilir. güneşye yandığımızda asıl olay cildimizin UV ışınlara tepki vermesidir.

sorunun yanıtına gelirsek 250mw gibi bir güç küresel yayın yapan bir anten ile 3 metre uzakta çok ufak bir enerji oluşturur. derimizin üst katmanları yoğun tuzlu sıvı içeriği nedeniyle ciddi oranda iletkendir. skin effect gereği yüksek frekanslı akımlar iletkenin dış çeperinden ilerlerler. yani 3-5 ghz gibi frekanslarda enerjinin vucudumuzun içine tesir etmesi fizik yasaları gereği mümkün değildir. telefonla konuştum başım ağrıdı radyo dalgaları beynime etki etti gibi şeyler şehir efsanesi.
 
@czorgormez diyelimki bu bir anten ve kuresel yayin yapiyor, antenin merkez noktasindan 3metre uzakliga 250mw guc olusturmasi icin merkezdeki guc ne olmali, uzakligin karesi oraninda gucun dustugu gibi bir bilgi hatirliyorum dogru mu?
 
 
Bu konuda net, bağımsız bilimsel bir veri yok. Üreticiler hiçbir zararı olmadığını söylüyor, komplo teoriciler ise depreme bile sebep olduğunu söylüyor :katil2:

Eğer bir kurala ihtiyacın varsa, cep telefonları için konmuş soğurma limitlerini baz alabilirsin. En azından bu şekilde yasal olarak kendini sağlama almış olursun.
Yıllar önce izlediğim bir belgeselde (şuan belgesel ismini hatırlamıyorum, belgeselde cep telefonunun mucidi olarak kabul edilen Martin Cooper ında röportajı vardı.) bu konu üzerinde duruluyordu. Belgeselden anladığım şey özetle. Aslında birçok üniversitenin (yabancı) bu konu hakkında araştırması mevcut ve bir çok veri mevcut. Fakat tüm akademik araştırmalarda olduğu gibi araştırma maliyetlerini karşılamak için teknik ve finansal desteğe ihtiyaç duyuluyor. Genelde akademik bütçeler sınırlı olduğu için bu açığı sponsorlar gideriyor. Konu radyo frekansı olunca konuyla ilgili sponsorlarda haliyle ilgili sektör içerisinden oluyor. Doğal olarak bu firmalarda bu teknolojiden para kazandıkları için sektör gelirlerini baltalayacak hiçbir harekette bulunamazlar. İşte bu noktada akademik araştırmaların insanlıkla paylaşılmasına bazı sansürler uygulanıyor. Belgeselde akademisyenin yaptığı bir açılamadan sonra benim içime kurt düştü.
-Akademisyene sorulana soru: "Radyo frekansı insan sağlığına zararlı mı?"
-Akademisyenin cevabı: "Bu konu hakkında henüz netlik kazanmış bir veri yok. Ama şunu söyleyebilirim ki kafanıza fiziksel bir darbe aldığınızda bir miktar beyin hücresi zarar görür bir miktar hücrede ölür. Cep telefonunuzu da kulağınıza dayalı bir şekilde kullandığınızda kullanım süresine bağlı olarak aynı durum söz konusudur. Fakat cep telefonunuzu 1cm uzakta tutarak kullandığınızda zarar gören ve ölen hücre miktarının yüzde 800 daha az olduğu gözlemlenmiştir."
Bir soruda ben sorayım. Şimdi bu akademisyen radyo frekans vericisinin insan bedenine olan mesafenin yakınlığına göre zararlı olduğunu söyledi mi? Yoksa söylemedi mi?
Benim şahsi değerlendirmem, bir bilim insanı çıkıp araştırdığı ve ispatladığı tüm bilimsel verilerle ortaya çıksa, şu frekans aralığı, şu kadar yayın gücü, şu kadar mesafe, şu kadar süre maruz kalınırsa insan cırcır olur, kanser olur vs.. gibi söylemde bulunsa, insanlığın büyük bir çoğunluğu (bende dahil) bu teknolojiden vaz geçemeyeceği için söylemleri kulak arkası edilecektir.

Konuyla direkt alakalı değil ama tamda zurnanın zırt dediği yere işaret eden bir anımı anlatmak istiyorum. 2011 senesinde çalıştığımız bir projede işin kapsamında içme suyu arıtma tesisi vardı. Kimyasal arıtma işini farklı bir firma yapıyordu. Tesisin geçici kabulüne geldiklerinde kurum mühendisleri kimyasal arıtma tarafıyla çok ilgilendiler. Arıtma firmasının kimya mühendisi arıtma çıkışında arsenik miktarını 7 µg/L altında olduğunu iddia etti. Dünya sağlık örgütü 2008 yılından yapmış olduğu düzenlemeyle arsenik değerini 50 µg/L den 10 µg/L ye güncellemiş. Yani dünya sağlık örgütüne göre 10 µg/L altında olması iyi bir şey. Bu konuşma kafama takıldı. Yemekte kurumun kimya mühendisine sordum.
-Neden 2008 den önce 50 µg/L kabul görüyordu da 2008 den sonra 10 µg/L olması gerektiğini güncellediler?
-Cevap olarak: "Aslında sıfır "0" olması gerekiyor. Arsenik içme suyunda olmaması gereken bir şey. Fakat su kaynaklarında bulundukları coğrafi konuma göre değişik miktarlarda arsenik bulunabiliyor. Halka içme suyu sağlamak için başka su kaynakları yoksa mecburen bu su kaynakları kullanılmak zorunda. Eğer analizlerde arsenik miktarı 10 µg/L altında çıkarsa arsenik arıtılmadan veriliyor. Üzerinde olursa arıtılması gerekiyor. Eskiden 50 µg/L altında olmasının sebebi o zamanki proseslerin en fazla 50 µg/L altına düşürebilmesinden kaynaklı. Bir firma bu prosesi geliştirip 10 µg/L altına düşürdü ve patent aldı ve bu değeri 10 µg/L olarak güncellemek kaydıyla dünya sağlık örgütüne bağışta bulundu. Sonra yeni değer bu oldu. Mesela bir başkası çıkıp bu prosesi daha da geliştirip 3 µg/L altına düşürse ve gerekli bağışları yapsa muhtemelen arsenik değeri güncellenir. Durum bundan ibaret" dedi.
Yani benim kendi kanaatim dünyanın neresinde olursa olsun, bir bilimsel çalışma sponsoru tarafından menfaatleri doğrultusunda manipüle edilebilir.

anteni bilmek lazım küresel yayın yapan bir anten ile odaklanmış bir waveguide arasında birim alana düşen güç olarak binlerce kat fark olur.

ama asıl konuya gelecek olursa iyonize olan ve olmayan radyasyon diye ikiye ayırmak gerekir. radyo dalgaları iyonize olmayan bir radyasyondur ve bildiğiniz ışığın düşük frekanslısıdır. gündelik hayatımızda bu radyasyon türüyle içiçe yaşarız. mesela güneşten açık bir günde metrekare başına yaklaşık 1000w gücünde enerji düşer. bu enerjinin dalgaboyuna ve gücüne göre yüzeysel hasar verme olasılığı vardır.

örneğin IR bandında ısı aktarımı yüksektir ve 1kw ufo sobanın önünde durusanız yanarsınız. ufo sobadan yayılan kırmızı ışık asıl enerjinin çok ufak bir kısmıdır. büyük kısım gözle görülmeyen IR bandındadır.

aynı şekilde üst UV bantları da uzun sürede cilde ve gözlere zarar verebilir. güneşye yandığımızda asıl olay cildimizin UV ışınlara tepki vermesidir.

sorunun yanıtına gelirsek 250mw gibi bir güç küresel yayın yapan bir anten ile 3 metre uzakta çok ufak bir enerji oluşturur. derimizin üst katmanları yoğun tuzlu sıvı içeriği nedeniyle ciddi oranda iletkendir. skin effect gereği yüksek frekanslı akımlar iletkenin dış çeperinden ilerlerler. yani 3-5 ghz gibi frekanslarda enerjinin vucudumuzun içine tesir etmesi fizik yasaları gereği mümkün değildir. telefonla konuştum başım ağrıdı radyo dalgaları beynime etki etti gibi şeyler şehir efsanesi.
Şahsen deneyimlerimi paylaşarak söyleyebilirim ki ~5 Watt VHF(~150MHz civarı) telsiz vericisinin anten canlı ucuna dokununca saniyeler içerisinde dayanılmayacak şekilde, ~5 Watt UHF(~450MHz civarı) telsiz vericisinin anten canlı ucuna dokununca 6-7 saniye içerisinde nispeten daha az şekilde, elimi yaktığını biliyorum. Bunu deneyimlemek isteyen olursa Ankara içerinde yardımcı olabilirim :) . Ayrıca askeri radarların çalıştırıldıklarında yakındaki yada test anında atölyedeki enerji altında olmayan flouresant ampullerin ışımasına neden olduğunu hatta anten önünden yakın mesafeden geçen kuşların düştüğünü (muhtemelen ölüyorlar) biliyorum.

@czorgormez diyelimki bu bir anten ve kuresel yayin yapiyor, antenin merkez noktasindan 3metre uzakliga 250mw guc olusturmasi icin merkezdeki guc ne olmali, uzakligin karesi oraninda gucun dustugu gibi bir bilgi hatirliyorum dogru mu?
Bunun matematiği ile ilgili bir bilgim yok. Fakat alıcınızın anten girişine ulaşan sinyalin şiddetinin antenlerin ideal olduğunu kabul edersek, direkt olarak verici gücü + verici anten kazancı + alıcı anten kazancı ile bağıntılıdır. Örneğin alıcı antende yapılacak +3dB kazanç ile alıcı girişine ulaşan sinyal seviyesi linear olarak 2 katına ulaşmış olacaktır. Örnek verecek olursak anten kazancı 0db iken antene ulaşan sinyal +10dBm diğer değişle 10mWatt'sa anten kazancı 3dB artığında alıcı girişindeki sinyal şiddeti +13dBm diğer değişle 20mWatt olacaktır. Bu arada verdiğim örnekti sinyal şiddeti seviyeleri (+10dBm) normal bir radyo frekans alıcısı için çok büyük genlikte kabul edilecek sinyal seviyeleridir. Genelde ideal alıcılarda bu seviyeler -100dBm ile -120dBm (başka ifadeyle 0,25mikroVolt) civarlarında olur.

Asıl soruya dönecek olursak 3 metre mesafeden alıcı girişine 250mW gücünde bir sinyal ulaşması çok afaki güçte verici kullanmak gerekir. Böyle bir deneyde verimsizde olsa kablosuz enerji aktarımı bile söz konusu olur herhalde.
 
Konu ile tam olarak alakalı olmasada kitlesel olaylara müdahele amacıyla geliştirilen örnek bir sistem bırakayım: https://en.m.wikipedia.org/wiki/Active_Denial_System

Eğer ki dalganın yayıldığı ortam belliyse, nasıl yayıldığı belliyse(ve eğer ki bi problem yeterince varsayım ile basitleştirildiyse) elle maxwell denklemlerini çözerek şu kadar mesafede sinyal seviyesi ne oluru bulabiliriz. Ama fea ile sanıyorum ki doğru modelleme ile daha gerçekçi bir durum için çözüm alınabilir.
 
cevabini aradigim sorular aslinda soyle, rf nin cilt uzerindeki etkisi sadece isi seklindemi, tabiki bu konuyu hicbir uretici hortlatmak istemez en basitinden araba kumandasindan tut kablosuz internete, baz istasyonuna ve daha nice urun var piyasada hal boyle olunca bu konuda yapilacak akademik calismalarda urun odakli olacaktir ona sozum yok lakin hic mi bilimadami bu konuda calisma yapmamis mesela gunumuzde nerdeyse her evde kullanilan mikrodalga firinlarin pisirdigi gidalar uzerindeki etkisi sadece isi mi, sehir efsaneleriyle ilgilenmiyorugum, 5G soyle falan.
Guc sabit kalmak sartiyla frekansi iki katina cikarirsak canli bir doku uzerindeki etkisi daha mi yikici olur, benimde birkac fikrim var dalga boyu ile alakali lakin daha cok bu islerle hasir nesir olan arkadaslarin gozlemlerinide merak ediyorum.
 
Google scholar da effect of rf on humans şeklinde aradım, onlarca makale çıktı. İsterseniz onları inceleyin, daha doğru keyword seçimi ile onlarca örnek bulunabilir bence.
 
Konu ile tam olarak alakalı olmasada kitlesel olaylara müdahele amacıyla geliştirilen örnek bir sistem bırakayım: https://en.m.wikipedia.org/wiki/Active_Denial_System

Eğer ki dalganın yayıldığı ortam belliyse, nasıl yayıldığı belliyse(ve eğer ki bi problem yeterince varsayım ile basitleştirildiyse) elle maxwell denklemlerini çözerek şu kadar mesafede sinyal seviyesi ne oluru bulabiliriz. Ama fea ile sanıyorum ki doğru modelleme ile daha gerçekçi bir durum için çözüm alınabilir.
Sizinle bu konuda görüşebilmem mümkün mü, çok ciddi ve acil bir mesele. Umarım mesajımı erken görürsünüz.
 
cevabini aradigim sorular aslinda soyle, rf nin cilt uzerindeki etkisi sadece isi seklindemi, tabiki bu konuyu hicbir uretici hortlatmak istemez en basitinden araba kumandasindan tut kablosuz internete, baz istasyonuna ve daha nice urun var piyasada hal boyle olunca bu konuda yapilacak akademik calismalarda urun odakli olacaktir ona sozum yok lakin hic mi bilimadami bu konuda calisma yapmamis mesela gunumuzde nerdeyse her evde kullanilan mikrodalga firinlarin pisirdigi gidalar uzerindeki etkisi sadece isi mi, sehir efsaneleriyle ilgilenmiyorugum, 5G soyle falan.
Guc sabit kalmak sartiyla frekansi iki katina cikarirsak canli bir doku uzerindeki etkisi daha mi yikici olur, benimde birkac fikrim var dalga boyu ile alakali lakin daha cok bu islerle hasir nesir olan arkadaslarin gozlemlerinide merak ediyorum.
Ben bu konuyla alakalı kastettiğiniz şeye yoğun bir şekilde maruz kalmış ve kalmakta olan biri olarak sizinle gorusebilirim. Konuyu MİT ve Cumhuriyetbaşsavcılığına taşımış durumdayım
 
Ben bu konuyla alakalı kastettiğiniz şeye yoğun bir şekilde maruz kalmış ve kalmakta olan biri olarak sizinle gorusebilirim. Konuyu MİT ve Cumhuriyetbaşsavcılığına taşımış durumdayım

Buradaki konu RF sinyallerin canlılara zarar vermesi için frekansının ve gücünün ne olması gerekiği. Konunun MIT ile hiçbir alakası yok. Cumhuriyet başsavcılığı için de bir şikayet sözkonusu olması için birilerinin limitlerin üzerindeki güçte RF yayıyor olması lazım. Bunu yapan bir kurum veya kişiyi mi tespit ettin?
 
Aynen öyle. Bir grup kişi. Medikal cihazları da Ems gibi bu olaya dahil ederek elektromanyetik dalgalarla hem beyne hem yüze hem organlara yoğun bir şekilde sinyallerle zarar vermekte. Mit e sikayet konusu olması kısmı özel. Yapan grubun kimliği ile alakalı. Kitlelere zarar söz konusu. Yapilabilme mantığı derseniz gerek buraya üye olup okuduklarım gerekse Aselsan ve Tubitak dahil görüştüğüm kişilerden aldigim bilgiler doğrultusunda eğer vaktiniz varsa konuşmak hem bilgilendirmek hem bilgi almak isterim
 
Aynen öyle. Bir grup kişi. Medikal cihazları da Ems gibi bu olaya dahil ederek elektromanyetik dalgalarla hem beyne hem yüze hem organlara yoğun bir şekilde sinyallerle zarar vermekte. Mit e sikayet konusu olması kısmı özel. Yapan grubun kimliği ile alakalı. Kitlelere zarar söz konusu. Yapilabilme mantığı derseniz gerek buraya üye olup okuduklarım gerekse Aselsan ve Tubitak dahil görüştüğüm kişilerden aldigim bilgiler doğrultusunda eğer vaktiniz varsa konuşmak hem bilgilendirmek hem bilgi almak isterim
RF gayet basit ölçülebilir birşey. yani "bence var" fikrinden öte bunun olup olmadığını ve seviyesini anında tespit etmek mümkün. gözümüzün ışığı gördüğü gibi rf dalgaları görebilen-ölçebilen cihazlar (spectrum analyser) mevcut. siz hangi cihazı ve anteni kullanarak bunun varlığını ve seviyesini tespit ettiniz ?
 
Yıllar önce izlediğim bir belgeselde (şuan belgesel ismini hatırlamıyorum, belgeselde cep telefonunun mucidi olarak kabul edilen Martin Cooper ında röportajı vardı.) bu konu üzerinde duruluyordu. Belgeselden anladığım şey özetle. Aslında birçok üniversitenin (yabancı) bu konu hakkında araştırması mevcut ve bir çok veri mevcut. Fakat tüm akademik araştırmalarda olduğu gibi araştırma maliyetlerini karşılamak için teknik ve finansal desteğe ihtiyaç duyuluyor. Genelde akademik bütçeler sınırlı olduğu için bu açığı sponsorlar gideriyor. Konu radyo frekansı olunca konuyla ilgili sponsorlarda haliyle ilgili sektör içerisinden oluyor. Doğal olarak bu firmalarda bu teknolojiden para kazandıkları için sektör gelirlerini baltalayacak hiçbir harekette bulunamazlar. İşte bu noktada akademik araştırmaların insanlıkla paylaşılmasına bazı sansürler uygulanıyor. Belgeselde akademisyenin yaptığı bir açılamadan sonra benim içime kurt düştü.
-Akademisyene sorulana soru: "Radyo frekansı insan sağlığına zararlı mı?"
-Akademisyenin cevabı: "Bu konu hakkında henüz netlik kazanmış bir veri yok. Ama şunu söyleyebilirim ki kafanıza fiziksel bir darbe aldığınızda bir miktar beyin hücresi zarar görür bir miktar hücrede ölür. Cep telefonunuzu da kulağınıza dayalı bir şekilde kullandığınızda kullanım süresine bağlı olarak aynı durum söz konusudur. Fakat cep telefonunuzu 1cm uzakta tutarak kullandığınızda zarar gören ve ölen hücre miktarının yüzde 800 daha az olduğu gözlemlenmiştir."
Bir soruda ben sorayım. Şimdi bu akademisyen radyo frekans vericisinin insan bedenine olan mesafenin yakınlığına göre zararlı olduğunu söyledi mi? Yoksa söylemedi mi?
Benim şahsi değerlendirmem, bir bilim insanı çıkıp araştırdığı ve ispatladığı tüm bilimsel verilerle ortaya çıksa, şu frekans aralığı, şu kadar yayın gücü, şu kadar mesafe, şu kadar süre maruz kalınırsa insan cırcır olur, kanser olur vs.. gibi söylemde bulunsa, insanlığın büyük bir çoğunluğu (bende dahil) bu teknolojiden vaz geçemeyeceği için söylemleri kulak arkası edilecektir.

Konuyla direkt alakalı değil ama tamda zurnanın zırt dediği yere işaret eden bir anımı anlatmak istiyorum. 2011 senesinde çalıştığımız bir projede işin kapsamında içme suyu arıtma tesisi vardı. Kimyasal arıtma işini farklı bir firma yapıyordu. Tesisin geçici kabulüne geldiklerinde kurum mühendisleri kimyasal arıtma tarafıyla çok ilgilendiler. Arıtma firmasının kimya mühendisi arıtma çıkışında arsenik miktarını 7 µg/L altında olduğunu iddia etti. Dünya sağlık örgütü 2008 yılından yapmış olduğu düzenlemeyle arsenik değerini 50 µg/L den 10 µg/L ye güncellemiş. Yani dünya sağlık örgütüne göre 10 µg/L altında olması iyi bir şey. Bu konuşma kafama takıldı. Yemekte kurumun kimya mühendisine sordum.
-Neden 2008 den önce 50 µg/L kabul görüyordu da 2008 den sonra 10 µg/L olması gerektiğini güncellediler?
-Cevap olarak: "Aslında sıfır "0" olması gerekiyor. Arsenik içme suyunda olmaması gereken bir şey. Fakat su kaynaklarında bulundukları coğrafi konuma göre değişik miktarlarda arsenik bulunabiliyor. Halka içme suyu sağlamak için başka su kaynakları yoksa mecburen bu su kaynakları kullanılmak zorunda. Eğer analizlerde arsenik miktarı 10 µg/L altında çıkarsa arsenik arıtılmadan veriliyor. Üzerinde olursa arıtılması gerekiyor. Eskiden 50 µg/L altında olmasının sebebi o zamanki proseslerin en fazla 50 µg/L altına düşürebilmesinden kaynaklı. Bir firma bu prosesi geliştirip 10 µg/L altına düşürdü ve patent aldı ve bu değeri 10 µg/L olarak güncellemek kaydıyla dünya sağlık örgütüne bağışta bulundu. Sonra yeni değer bu oldu. Mesela bir başkası çıkıp bu prosesi daha da geliştirip 3 µg/L altına düşürse ve gerekli bağışları yapsa muhtemelen arsenik değeri güncellenir. Durum bundan ibaret" dedi.
Yani benim kendi kanaatim dünyanın neresinde olursa olsun, bir bilimsel çalışma sponsoru tarafından menfaatleri doğrultusunda manipüle edilebilir.


Şahsen deneyimlerimi paylaşarak söyleyebilirim ki ~5 Watt VHF(~150MHz civarı) telsiz vericisinin anten canlı ucuna dokununca saniyeler içerisinde dayanılmayacak şekilde, ~5 Watt UHF(~450MHz civarı) telsiz vericisinin anten canlı ucuna dokununca 6-7 saniye içerisinde nispeten daha az şekilde, elimi yaktığını biliyorum. Bunu deneyimlemek isteyen olursa Ankara içerinde yardımcı olabilirim :) . Ayrıca askeri radarların çalıştırıldıklarında yakındaki yada test anında atölyedeki enerji altında olmayan flouresant ampullerin ışımasına neden olduğunu hatta anten önünden yakın mesafeden geçen kuşların düştüğünü (muhtemelen ölüyorlar) biliyorum.


Bunun matematiği ile ilgili bir bilgim yok. Fakat alıcınızın anten girişine ulaşan sinyalin şiddetinin antenlerin ideal olduğunu kabul edersek, direkt olarak verici gücü + verici anten kazancı + alıcı anten kazancı ile bağıntılıdır. Örneğin alıcı antende yapılacak +3dB kazanç ile alıcı girişine ulaşan sinyal seviyesi linear olarak 2 katına ulaşmış olacaktır. Örnek verecek olursak anten kazancı 0db iken antene ulaşan sinyal +10dBm diğer değişle 10mWatt'sa anten kazancı 3dB artığında alıcı girişindeki sinyal şiddeti +13dBm diğer değişle 20mWatt olacaktır. Bu arada verdiğim örnekti sinyal şiddeti seviyeleri (+10dBm) normal bir radyo frekans alıcısı için çok büyük genlikte kabul edilecek sinyal seviyeleridir. Genelde ideal alıcılarda bu seviyeler -100dBm ile -120dBm (başka ifadeyle 0,25mikroVolt) civarlarında olur.

Asıl soruya dönecek olursak 3 metre mesafeden alıcı girişine 250mW gücünde bir sinyal ulaşması çok afaki güçte verici kullanmak gerekir. Böyle bir deneyde verimsizde olsa kablosuz enerji aktarımı bile söz konusu olur herhalde.
5W telsiz vericisinin el yakması gayet doğal orada elinizi yakan RF değil. 5-10 watt gibi bir telsizin ucunda boşta yüzlerce volt gerilim oluşur. mesela dipol antenin uçlarında binlerce volt gerilim oluşur tabi akım çok düşüktür. endfed olsa gerilim daha da yüksek olur özetle empedans yükseldikçe voltaj artar. bu yüzden anten tunerlerde binlerce voltluk vakum kapasiteler kullanılır mesela.

yani ben 600 volt dc ark jeneratörü yapsam da deriyi delip elinizi yakar.
 
RF gayet basit ölçülebilir birşey. yani "bence var" fikrinden öte bunun olup olmadığını ve seviyesini anında tespit etmek mümkün. gözümüzün ışığı gördüğü gibi rf dalgaları görebilen-ölçebilen cihazlar (spectrum analyser) mevcut. siz hangi cihazı ve anteni kullanarak bunun varlığını ve seviyesini tespit ettiniz ?
Spektrum analizör.soylediginiz cihazlarla. Fakat vücuda yönlendirme söz konusu. Ve bu dalgaları yalnızca gelişigüzel yayma gönderme değil ems cihazlarının yapabildiği bütün herseyi deneyip yapıyorlar. An an değişen vücut ölçümleri. Bir 18 bir 48 çıkan metabolik yaş. Yüzümdeki değişimleri gün gün belgeleyen biyometrikler..bozulan tv cep ve bilgisayarimiz..defalarca..
 
Bu bağlantıyı anlatmak elektromanyetik dalgaları yansıtma olayı.bunu nasıl yapıyor olabilirler.teknik bilgi yok.nasil yaptıklarının farkındayım.
 

Forum istatistikleri

Konular
5,891
Mesajlar
100,579
Üyeler
2,494
Son üye
yasin533

Son kaynaklar

Son profil mesajları

gruptaki arkadaşlara selamlar. sıteyi bu gün fark ettim. Asansör için 2x7 segment LCD gösterge üretmek istiyorum. acaba bu sayfadaki arkadaşlardan destek alabilirmiyim. LCD nin mantık açılımı ektedir.
deneyci wrote on TA3UIS's profile.
Selam.
Amatör telsiz lisansı nasıl alınıyor?
Lisansı olmayanı forumlarına almıyorlar. :)
Bilgi alamıyoruz.
m.white wrote on Altair's profile.
İyi akşamlar.Arabanız ne marka ve sorunu nedir.Ben araba tamircisi değilim ama tamirden anlarım.
* En mühim ve feyizli vazifelerimiz millî eğitim işleridir. Millî eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lâzımdır. Bir milletin hakikî kurtuluşu ancak bu suretle olur. (1922)
Kesici/Spindle hızı hesaplamak için SpreadSheet UDF'leri kullanın, hesap makinesi çok eski kalan bir yöntem :)
Back
Top