FORUM HALKI NE DÜŞÜNÜYOR(TOGG)

Status
Yeni mesajlara kapalıdır.
Bildiğim kadarıyla Tesla'da pile sahip olmuyorsun. Onun yerine belli bir aylık ücret karşılığında senin piline hem bakım yapılıyor hem de gerekirse değiştirilip her zaman pilin maksimum performansta olması sağlanıyor. İnsanları köleleştirmek için bir adım daha ... En azından araba benzinli oldu mu sürekli olarak aylık bakım parası ödemiyorsun. MTV ve kasko ödüyorsun, ama onu elektriklide de ödeyeceksin. Benzinliye devam :D
 
Ya o solar işi diğer prototip sedan modelde ve ancak içerideki led ışıkları yakar. x

Mesela benim garajım yok. Evimin yanına araba yanaşmıyor. Tek bir yol var o da zor durumlarda arabayı yanaştırmak için. Şimdi diyelim akşam üzeri biraz hatırı sayılır bir mesafeden geldim diyelim. Şarj kalmış %20.. Yani sabah doldurayım diyemem yoksa pil ölecek. Ne yapmam lazım. Şarj istasyonuna gidip yarım saat arabayı şarj etmem lazım. Ya da mahalle arasında uzun kablo çekeceğim:)

Araba ok. şiimdi sıra şehirlerde.... Az katlı, garajlı, solar panelli evlerde..
Abi benim çıkma 18650 bile şarjsız 1 ay yatıyor hiçbişey olmuyor 1 ay sonra şarj edip kullanıyorum 1 gece 2 gece hatta 20 gece de yatsa o pil ölmez
 
asuıgdbashdua.png

Çekiliş mi?
60 bin lira vererek çekilişe katılıyormuşuz :katil2:
Çekiliş çıkmazssa ne oluyor parayı geri mutlaka verirler ama benim 60 bin türk lirasının real değeri 40bin lira kaldıktan sonra.

kıyas yapılacak konumda değiller ama Mercedesin özel serisi olan tamamen el işciliği ile üretilen(motor,şanzıman,difransiyel,iç aksam, boyası vs.) tamamen el işciliği ile yapılan modelleri bile gidip alabileceğin durumdayken tamamen robotlar ile çevrili togg'u çekilişe girerek almak komik olmuş.
 
Almanya dediğimiz ülke senin benim anamı babamı yıllardır kullanarak belirli bir seviyeye, hıza, kapasiteye geldi. Ve Almanya tek başına değil, Sovyet karşınıda Avrupa'da kendisini sanayi üssü seçen "ABD" sayesine başardı.

Aynen öyle. Eğer biz de FETÖ'ye yol açsaydık, bizde de batı yatırımı coşardı. Dolar 1 TL olurdu. Cumhurbaşkanı da tekrar TIME dergisi tarafından "yılın lideri" seçilirdi. Türkiye'den "örnek demokrasi" diye bahsedilirdi. Turizmimiz desteklenirdi. Birçok kişi de Türkiye'de sevinirdi. Tam bağımsız değiliz ama ekonomi iyi diye düşünülürdü.

İkinci dünya savaşında ABD, Almanya'yı mağlup ettikten sonra, orada gereken tüm vesayet kurumlarını oluşturdu. Adamların ordu kurmasına izin verilmedi, Almanya'nın her yerine devasa Amerikan üsleri inşa edildi. Ekonomi çok iyiydi, ama Almanya dış politikada kesinlikle ABD nin dediğininin dışına çıkamadı. Ne zaman ki Almanya ABD ye baş kaldırır gibi oldu, hemen güçlü bir ayar çekildi. ABD bu amaçla Almanya'da bir terör örgütü bile oluşturdu (bakınız Bader Meinhof) ve bu örgüt sayısız cinayetler işledi. Sonra Almanya yola geldi ve Bader Meinhof da bir anda ortadan kalktı.

İşte bugün Almanya, ABD uşağı olmanın bedelini ödüyor. Efendisi ABD, onu Rus ayısının önüne attı ve Alman ekonomisini hallaç pamuğu gibi parçalıyor. Neticede ülke olarak tercihimizi iyi bilmemiz lazım. Ya tam bağımsızlık, ama sürekli olarak ekonomik operasyon, terör, fitne, fesat. Veya kuklalık ve belli bir süre devam eden bir sahte ekonomik refah.
 
Son düzenleme:
Önce "ama fabrika yok elle yapılıyor" diye gömüyordunuz, şimdi "ama robotla üretiliyor" diye gömüyorsunuz. Bir karar versek. Sakalında kıl var meselesi bu herhalde.

Almanya dediğimiz ülke senin benim anamı babamı yıllardır kullanarak belirli bir seviyeye, hıza, kapasiteye geldi. Ve Almanya tek başına değil, Sovyet karşınıda Avrupa'da kendisini sanayi üssü seçen "ABD" sayesine başardı.

Bu ülkenin 100 yıllık tarihindeki ilk otomobil üretimden aynı performansı beklemek ne kadar doğru olabilir.
dediğim yanlış anlaşılmış.
herhangi bir Mercedes bayiine gitsen amg olan modeli direkt paranı verip alırsın amg olan modeller el işçiliği ile yapılıyor.

Togg fabrikası izlediğimize göre robotlar ile çevrili ama belli sayıda üretilecek ama bu sayıdan birisi olmak istiyorsan çekilişe katılacaksın paran ve şansın olmalı bu arabaya binmek için.

Ülkede herşey çekiliş ile oluyor zaten evler, arsalar, araba.
 
almanya ile japonya her iki dünya savaşına girmeden önce sanayileşmişlerdi. merak edenler her iki ülkeninin savaşa girmeden dünyanın kaçıncı büyük ekonomisi olduğunu araştırabilirler. hatta konu otomobil sektoru olduğu için bu iki ülkenin otomobil markalarının kuruluş tarihlerine de bakılabilir. yani bu iki babayiğit ülke yabancı iş gücü ve amerikan himayesi olmadan da rüşdünü ispat edebiliyor. ayrıca almanya ihtiyacı olan işgücü için insanımızı zorla kaçırmadı. bilerek isteyerek gidildi.
 
amerikan iç savaşı görünüşte kuzey-güney savaşı perde arkasında ise amerikalılar ile birleşik krallğın savaşıydı. savaş sonrası toparlanmaya başlayan amerikan ekonomisi 1900'lü yıllarda birleşik krallığı solladı. yahudiler kıta avrupasında tarihin hiç bi döneminde sevilmediler zaten. çanakkaleye gelen zırhlılar fransa ve ingiltereye aitti. almanya'nın muhtaç olduğu kudret hitler'den önce de vardı ve bunu tüm dünyaya gösterdiler.

avrupa reform ve rönansla zincirlerinden kurtuldu. magna carta, fransız ihtilali'yle de özgürlüğü hakettiler. dolayısıyla dünya işleriyle ahiret işlerini ayırdılar ve bilimle iyi işler de, kötü işler de yaptılar. selçuklu, osmanlı, cumhuriyet farketmez, devlet aynı devlet. yahudiler, bilmem ne ailesi, amerika falan anlamam her ne yaptıysak biz yaptık, her ne yapamadıysak biz yapamadık.
 
ışık bazen doğudan yukselir, bazen batıdan. aslında zemin özgürlüktür. din ne zaman devlete ve kapitale sahiplenmeye başladıysa o coğrafya karanlığa gömülüyor. islamiyet veya hristiyanlık fark etmiyor insanlık üzerinde etkisi aynı. özgürlük olursa bilim ve sanat çok daha kolay oluyor öbür türlü kader planına tabi oluyorsun her şey çok zor oluyor ya da olmuyor.
 
Son düzenleme:
Kapital (Türkçesi Sermaye), din dahil her şeyi yozlaşıtırır. Çünkü sermaye iktidar olmak ister, iktidar da gölge kabul etmez.

-

Bugünlerin özgürlük dayatması, hedef olarak merkzine aile kavramını alan yeni nesil "alternatif din" dayatmasından başka birşey değildir. Toplum kural gerektirir. Kuraldan bahsettiğin anda özgürlük dediğin bireysel iradeye sınır çizilir...

Şöyle örnek verelim:
Hazır Mart ayındayız, özgür bireyler olarak beyanname vermek yerine, hep beraber kutlamaya gidelim. :D

İnsanların sayı saymayı bilmediği bir döneme doğsaydık, Mart ayında beyanname vermenin bir anlamı da olmayacaktı. Demek ki hayatta mantık silsilesi var. Bu silsilede nereye ve nasıl denk geleceğini seçemediğine göre kader de var. Aristo, Farabi filan tanıyan buralarda sorun yaşamaz.

Başka bir değişle bazı şeyler"kader" çerçevesinde çok zor olur ya da olmaz. Zor olsada biz beyanneme verip paşa paşa işimizi yapacağız, kutlama yatar...

Diğer türlüsü suç. ister haram de ister başka bir isim ver...

-

Günümüze has bir diğer garip hastalıklar, konformist yaşam ile gelen yan etkiler. Bu sayede tam da ne olduğu bilinmeyen "özgürlük türküsü" söylemek kolay. Şimdinin Psikologları da sana iyi geliyorsa "neden yapmayasın?" der ve sığ bir adamı kendi ile başbaşa bırakıverir. Oh ne rahat!

Bunun akisine Din öyle değildir. Katman katman anlam yüklü, zahmetli.

Hal böyle olunca, Din'i suçlamak da en kolayı ama burada da başka bir çelişki var. Birinin inancını suçlu ilan etmek, onun (bugün tanımlanan) özgürlük alanına müdehale etmek demek, yani talep ettiğin özgürlüğün tanımına zıt...

-

Din nizam getirir ve insanı doğruya götürür. Bu doğruya şöyle örnek verelim, hiç masa icat edilememiş olsun, masa kavramının kendisi masanın icadından öncede vardı. Yani kavram olarak masanın varlığı bir doğrudur. Masayı hiç tanımamış birinin buna yok demeksi gibi bir hal...

Dini kaldırıp, evrensen başka bir tanım yaptığın anda, o tanım da zaten başka bir çeşit din olur. Bugünün bireysel hayatı dayatan "Özgürlük" tanımı gibi. Onu yıkarsan, yerine getireceğin... Böyle devam eden bir paradoks.

Eğer aradığın huzursa, en başından yani Adem ile Havva alegorisinden beridir "O" islamda... :D
 
din veya dindarlıkla bi derdim yok. çok basit manada din işleri ile devlet işlerinin ayırımına dikkat çekmek istemiştim. özgürlükten kuralsızlık anlamı çıkarmanız da sizin tasarrufunuz. kapital de, milliyetçilik de, laiklik de belli bi dozdan sonra zehirler ve biz bu tecrübeleri defalarca yaşadık. fakat ideolojisi ne olursa olsun dinin kontrolune bırakılmış bi devlet asla iflah olmuyor. islam coğrafyasına baktığınızda bahsettiğiniz huzuru görüyorsanız diyecek bi sözüm yok. dış güçler, iç güçler, rothschild ailesi, rockefeller ailesi, hainler, bölücüler, teroristler, yahudiler, amerika, cia, cumhuriyet, devrimler olmasa biz super bi güçtük kolaycılığı ne yazık ki şu halimizi açıklamıyor.
 
Fatih'e İstanbul'u alırken din ile devlet işlerini ayrımak gerek, (iç ve dış güçleri) suçlamak kolaycılık, insan haklarına göre özgürlükçülük filan deseydiniz belki daha yanlış anlaşılırdınız da günümüz dünyasından uzak kaldıysam özgürlük söyleminizi bende aynı şekilde yanlış anlamış olabilirim.

Logosunuzdaki özgürlük kastınız nedir?
 
Kapital (Türkçesi Sermaye), din dahil her şeyi yozlaşıtırır. Çünkü sermaye iktidar olmak ister, iktidar da gölge kabul etmez.

-

Bugünlerin özgürlük dayatması, hedef olarak merkzine aile kavramını alan yeni nesil "alternatif din" dayatmasından başka birşey değildir. Toplum kural gerektirir. Kuraldan bahsettiğin anda özgürlük dediğin bireysel iradeye sınır çizilir...

Şöyle örnek verelim:
Hazır Mart ayındayız, özgür bireyler olarak beyanname vermek yerine, hep beraber kutlamaya gidelim. :D

İnsanların sayı saymayı bilmediği bir döneme doğsaydık, Mart ayında beyanname vermenin bir anlamı da olmayacaktı. Demek ki hayatta mantık silsilesi var. Bu silsilede nereye ve nasıl denk geleceğini seçemediğine göre kader de var. Aristo, Farabi filan tanıyan buralarda sorun yaşamaz.

Başka bir değişle bazı şeyler"kader" çerçevesinde çok zor olur ya da olmaz. Zor olsada biz beyanneme verip paşa paşa işimizi yapacağız, kutlama yatar...

Diğer türlüsü suç. ister haram de ister başka bir isim ver...

-

Günümüze has bir diğer garip hastalıklar, konformist yaşam ile gelen yan etkiler. Bu sayede tam da ne olduğu bilinmeyen "özgürlük türküsü" söylemek kolay. Şimdinin Psikologları da sana iyi geliyorsa "neden yapmayasın?" der ve sığ bir adamı kendi ile başbaşa bırakıverir. Oh ne rahat!

Bunun akisine Din öyle değildir. Katman katman anlam yüklü, zahmetli.

Hal böyle olunca, Din'i suçlamak da en kolayı ama burada da başka bir çelişki var. Birinin inancını suçlu ilan etmek, onun (bugün tanımlanan) özgürlük alanına müdehale etmek demek, yani talep ettiğin özgürlüğün tanımına zıt...

-

Din nizam getirir ve insanı doğruya götürür. Bu doğruya şöyle örnek verelim, hiç masa icat edilememiş olsun, masa kavramının kendisi masanın icadından öncede vardı. Yani kavram olarak masanın varlığı bir doğrudur. Masayı hiç tanımamış birinin buna yok demeksi gibi bir hal...

Dini kaldırıp, evrensen başka bir tanım yaptığın anda, o tanım da zaten başka bir çeşit din olur. Bugünün bireysel hayatı dayatan "Özgürlük" tanımı gibi. Onu yıkarsan, yerine getireceğin... Böyle devam eden bir paradoks.

Eğer aradığın huzursa, en başından yani Adem ile Havva alegorisinden beridir "O" islamda... :D
Özgürlükle ne alıp veremediğiniz var ki? "Bugünlerin özgürlük dayatması" ne demek? Özgürlük, dayatma olmaması demek. Tabii solcunun da "çomarı" olduğundan ailesi için fedakarlık yapan kadın ve erkekleri aşağılayan hor görenler var, bu ve benzeri şekilde haksız yaklaşımda bulunanları özgürlük-bireysellik temsilcisi gibi görmemek lazım.

Diğer yandan din kişisel olmaktan çıktığında herşeyi yozlaştıran sermayeye dönüşüyor, gücünü arttırmak için inancı bile saptırıyorlar. Şu anda neredeyse her mahallede bir cemaatin sohbet erbabı var, toplantılar yapıyorlar. İyice fanatikleri çocuklarını okula göndermiyorlar. Bunlardan zorbalıkla islamı ve ibadeti dayatma ideali olanlar bazı dini konularda kendi aralarında bile anlaşamıyorlar. Bire bir sohbette hiç fena adamlar değiller- efendi insanlar var aralarında. Ama muhabbet tellalı provakatör biraz kıt akıllı olanlarını fiştiklediğinde, bu efendi insanlar olacakların karşısında duramazlar. Batının antifa'sının sapkınlığı gibi nunlar, benzer adam devşirme yollarıyla din kılığında yayılıyor. Bakarsan bu cemaatlerde nizam var, derinlik var kendi içinde de tutarlılar, güzel ahlakı öğretiyorlar ama açıkça iktidarda zorbalık hedefliyorlar.

Dinle benim bir derdim yok. Ama bir dinin- mezhebin mensupları inancını ve ibadetini dayatma hakkı görüyorsa kendinde özgürlük bu dinden daha huzurludur.
 
"Bugünlerin özgürlük dayatması" ne demek? Özgürlük, dayatma olmaması demek.
Aynen katılıyorum. Esas korkulması gereken din değil dinin siyasallaşmış halidir. Sadece kendi cemaatlerine değil tüm topluma kendi yaşam tarzlarını dayatırlar. Bunu normalleştirmeye çalışırlar. Farklı yaşam tarzı olan insanlar yaşam alanlarının daraldığını farkedip özgürlükten bahsetmeye başladıklarında ise kendi dayatmalarını normalleştirmek için özgürlükten sanki bir dayatmaymış gibi bahsetmeye başlarlar. Eğer buna bir şekilde karşı konulmazsa bir süre sonra bu genel kabul gören bir gerçek halini alır. Ve esas tehlike o zaman başlar.
 
Vakti zamanında yapılan şeker fabrikaları, kağıt fabrikaları, v.b. satila satila..

Simdi yurt dışından getirdiğimiz onca kaleme bakalim. Saman patates mercimek nohut ...
Ek mahiyetinde, Merkez Bankası'nın yedek akçesine varıncaya kadar kasa boşaltıldı ama "çok şükür TOGG'u yaptılar". Baktık aç kaldık TOGG'u parçalar yeriz.
 
Status
Yeni mesajlara kapalıdır.

Forum istatistikleri

Konular
5,814
Mesajlar
99,259
Üyeler
2,476
Son üye
mrmandos

Son kaynaklar

Son profil mesajları

gruptaki arkadaşlara selamlar. sıteyi bu gün fark ettim. Asansör için 2x7 segment LCD gösterge üretmek istiyorum. acaba bu sayfadaki arkadaşlardan destek alabilirmiyim. LCD nin mantık açılımı ektedir.
deneyci wrote on TA3UIS's profile.
Selam.
Amatör telsiz lisansı nasıl alınıyor?
Lisansı olmayanı forumlarına almıyorlar. :)
Bilgi alamıyoruz.
cemalettin keçeci wrote on HaydarBaris's profile.
barış kardeşim bende bu sene akıllı denizaltı projesine girdim ve sensörleri arastırıyorum tam olarak hangi sensör ve markaları kullandınız yardımcı olabilir misin?
m.white wrote on Altair's profile.
İyi akşamlar.Arabanız ne marka ve sorunu nedir.Ben araba tamircisi değilim ama tamirden anlarım.
* En mühim ve feyizli vazifelerimiz millî eğitim işleridir. Millî eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lâzımdır. Bir milletin hakikî kurtuluşu ancak bu suretle olur. (1922)
Back
Top