Madem konu solar kendi tecbrübelerimi paylaşayım.
Öncelikle panel konusu ile başlayayım. Şu ara popüler olan paneller "9BB half cut" diye tabir edilenler. Bu paneller tam boy hücrelerin ortadan ikiye kesilmesi ve panelin birbirine paralel bağlı iki hücre grubundan oluşturulması ile meydana geliyor. Gölgelenme ve "hot spot" denilen durumlara karşı eski tip panellere göre avantaj sağlıyorlar. Ayrıca 9BB (9 bus bar) olayı seri bağlı hücreler arasında akım taşıyan yol sayısını ifade ediyor. Daha önceki 2-3-5 bus bar hücrelere göre iletim direnci açısından avantajlı ve dolayısıyla daha verimliler.
Panel boyutuna karar verirken güç hesapları dışında benim için önemli olan ebatlardı. Ben büyük panelleri eledim çünkü nakliyesi ve montajı bela. Ebat ve ağırlıktan dolayı başına bir iş gelme olasılığı daha yüksek. Mesela çatıya açılan geçitin boyutlarına dikkat etmek lazım. Oradan geçemeyecek panel sıkıntı olacak.
Yaklaşık 160x70cm ebatındaki 230W half cut panelerden almaya karar verdim. Aldığım ilk panel CW enerjinin bir alt firması olan Tommatech marka oldu. Tommatech panelleri CW enerji üretiyor. Direk CW enerji markalı panellerle aynı kalite olduğunu pek sanmıyorum. CW enerji panellerin perakende satışı yok gibi. Bu paneller büyük ebatlarda oluyor ve direk santral kurulumlarına gidiyor.
Tommatech'in panel dışında invertör, şarj aleti gibi bir çok ürünü var fakat bunların hepsi fason Çin üretimi. Aynı ürünü başka birçok marka altında görebilirsiniz. Bir de markanın sanki Alman malıymış gibi bir hava yaratma çabası var. Almanya'da bir adres görünüyor o kadar, başka da alakası dahi yok.
Şimdi gelelim panel satın almanın ne kadar sıkıntılı bir iş olduğuna.
N11 üzerinden 1 adet 230W tommatech sipariş ettim. Kargo paneli getirince şok oldum. Adamlar paneli bildiğin streç filme sarıp kargolamış. Büyük şans eseri ilk panelim hasar görmeden geldi. Satıcıyla görüştüğümde paneli bu şekilde kargolayınca kargo çalışanlarının daha dikkatli davrandığını söyledi. Eyvallah dedik...
Biraz test falan yapıp bir sıkıntı olmadığını görüp merakımı da giderdikten sonra aynı satıcıdan ikincisini sipariş edip stres içinde gelmesini bekledim.
Bu sefer 4-5 kat kalın balon poşete sarılı geldi. Paketi görünce içime kurt düştü. Bu panelde kesin bir sorun var diye düşündüm. Önce paketi inceledim, bir hasar yok. Açıp duvara yaslayınca haksız olmadığımı gördüm. Vaziyet aşağıdaki gibi. Muhtemelen üst üste istiflenmiş panellerden üsttekini çekerken alttaki panelin sivri çerçeve köşesine düşürüp sürtmüşler. Zaten hassas olan arka yüzeye bırakın bir şeyin böyle sürtüp oymasını, buradan darbe alması bile mikro çatlak oluşturup verim kaybına sebep olması muhtemel. Arka yüz savunmasız ve hücreler gofret gibi kırılgan. Balon ambalajda hiç hasar yok, ürün bu halde.
Satıcıyı arayıp hemen fotoları ilettim. Kargocu da yanımda. Önce o kadar sıyrığın önemli bir kayıp oluşturmayacağından falan bahsetmeye başladı ki hemen lafı ağzına tıkadım, o mevzu hemen kapandı. Değişim yapalım dedi ve tutanak diye tutturdu. Kargocu veremem diye tutturdu. Hadi bakalım...
İyice sinirlerim bozuldu. Satıcıya bu kargo firması ile bu işi hallet ben karışmıyorum dedim. Ürünü paketleyip "Alıcı kargoyu teslim almayı reddetti" olarak geri yolladım. Kısa süre sonra yeni panel şubeye geldi. Bu sefer şube teslim olarak istedim. Yine balona sarılı.

Açınca Alüminyum çerçevenin bir kenarının keskin bir köşeye çarpılıp göçmüş olduğunu gördüm. Yine ambalajda en ufak hasar yok. Allah ... versin deyip bu şekilde kabul ettim.
Bana sorarsanız bir şekilde hasar görmüş defolu panelleri hurdaya çıkaracaklarına alıcıya gönderiyorlar. Alıcı yerse miss, yemezse de kargoya sen taşırken oldu diye itelemeye çalışıyorlar. Tutarsa ne ala...
Bu arada panel katmanlarının cam ile üst üste koyulup sıcak presten geçirilerek mühürlendiğini belirteyim. Sızdırmazlığı bozacak en ufak açıklıktan içeri girecek nem paneli kısa sürede pert ediyor. Bu yüzden arka yüzde içeride hava kabarcığı kalması, sıyrık, derin çizik falan olmamalı.
Ayrıca santral kurulumlarına giden panelleri taşıyan tırlara vibrasyon ölçüm cihazı koyuluyor. Yani şöför kafasına göre dan dun yol gidemiyor. Adamlar sarsıntıdan oluşabilecek mikro çatlakları düşünüyor, biz kargo ile panel alıyoruz, düşünün artık...
18395 eklentisine bak
Bu olanların üzerine iki panel daha almaya karar verdim. Bu sefer başka bir marka olsun istedim. Araştırdım ve Lexron da karar kıldım. Aynı özelliklerde 230W half cut panelleri var. Olumsuz bir yoruma denk gelmedim. Youtube kanallarındaki videolarda modern bir tesis kurdukları görülüyor falan...
Trendyol üzerindeki bir satıcı ile görüştüm. Lexron panellerin Tommatech den çok daha iyi olduğu, bütün zorlu standartlara uyulduğunu falan söyledi. İki adet sipariş verdim. Yine stresli bekleyiş...
Kargo yine 4-5 kat kalın balona sarılı geldi. Kargocunun yanında açtım. Kırık çıkık görmeyince kargocuyu yolladım. Panelleri inceleyince yine şok yaşadım. Fotolar aşağıda.
18396 eklentisine bak
Paneller leş gibi kirli, arka kaplama sıyrıklarla dolu, hücrelerin hizaları kayık, hücreler arası teller kayık, çoğu noktada temas dahi etmiyor. Ürünün etiket bilgileri tam bir komedi. Akım, gerilim, ağırlık bilgisinin ne üretici sitesindeki datasheet ile, ne 230W rakip ürünlerle alakası yok. Panel 13kg olması gerekirken 10kg. Yani camı çerçevesi olması gerekenden ince. >11A akım veren panele 10A sigorta önerilmiş falan. Yuhh!
Yani resmen konu ile alakası olmayan birileri "Lan biz panel üretiriz yeaaa" deyip saçma sapan bir deneme yapmış, çöpe atacağına bana yollamış gibi bir durum söz konusu.
Bu arada panelleri kargolayan satıcı değil. Kargonun İzmir'den yola çıktığını görünce satıcıyı aradım ve sipariş üzerine direk Lexron'un İzmir'deki fabrikasının kargoladığını söyledi.
Derhal satıcıyı aradım. Fotoları istedi ve fabrika ile görüşeceğini söyledi. Bu arada ben bu panelleri Lexron'un üretmediğini ve kesinlikle sahte ürün olduğunu düşünüyorum. O fabrikadan bu mal çıkamaz. Lexron'un sayfasındaki numarayı arayıp durumu anlattım. Onlar da ürünlerin sahte olabileceğini söyleyip fotoğraf istediler ve bir mail adresi verdiler.
Derken satıcı dönüş yaptı. Fabrika ile görüştüğünü, sıyrık ve kayıkların çok önemli olmadığı söylediklerini falan... saçmalamaya başladı. Sen beni cahil mi sanıyorsun diye başlayıp bunu yemeyeceğimi ifade ettim. Sinirden küplere biniyorum. Adam beni resmen aptal yerine koyuyor. En son bu ürünler sahte ise seni, yok hakikaten orijinal ise üreticiyi rezil edeceğim dedim. Bunun üzerine sen pislik yaparsan biz pisliğin kralını yaparız ona göre, iade et konu kapansın dedi. Ürünlerin iade sürecini düşünerek sövmemek için kendimi zor tuttum.
Aynı günün akşamı üreticiye mail attım. Ertesi gün aradılar. Ben ürünlerin sahte olduğunu söylemelerini bekliyorum.

Bir şok daha. Panelleri onlar göndermiş. Yanlışlıkla üretimden hatalı çıkan panelleri yollamışmışmışmışlar... 20-25dk kadar gayet kibar konuşan bir bey ile sohbet ettik. Ben yanlışlıkla olduğuna ikna olmuş gibi davrandım ve üstelemedim. Ürün etiketinin neden datasheet ile alakası olduğunu da sordum. Cevap: Şey kem küm falan...
Kısaca toplamda 4 panel aldım. Birinci sorunsuz gelirken ikincisi derince çizilmiş, yerine gelen kenardan darbeli, diğer ikisi çöp olarak geldi. Panel alacaksanız maceraya hazır olun. Ürünlerin ambalajı yok. Abuk sabuk bir şeylere dolayıp gönderecekler. Ellerinde defolu ürün varsa size yamamaya çalışma ihtimalleri olacak. Kargolanan her 10 panelden ortalama 2-3 tanesinin camının patladığını zaten satıcı söyledi. Kargo firmasını da suçlamak mümkün değil çünkü ürünün ambalajı yok bir kere. Zaten tutanak falan tutmuyorlar o da hikaye.
İnvertör ve depolama konusunda daha sonra yazacağım...