Çocukken çok meraklıydım da yediğim dayakların en başta gelen sebebini oluşturan şeydi merakım.
Henüz 5 yada 6 yaşlarındayım sanırım.
Eskiden GazYağı ile çalışan Lüks lambalar wardı köylerde elektirik yokken.
Gaz lambasının yetmediği yerde nadiren kullanılan bir aletti.
Ne oldu hatrlamıyorumda niye söktüler bilemiyorum.
Muhtemelki kirlenen camını temislemek için sökmüş olmalılar.
Babam özellikle tembih etti "buna dokunma sakın" diyerek lüksün gömleğine işaret ederek.
Şimdi ben çok daha fazla merak etmeye başladım o dokunma deyince. Zira gerekçe de göstermedi sebebinide izah etmedi.
Dokunma denildi o kadar.
Şimdi dokunursam nolur aceba..!!!?????
Merakım galip geldi parmağımla dokundum.
Kül halindeki bembeyaz ipek gömlek toz halinde dibine dökülüverdi.
Merakım gitti ama babamın öfkesi dininceye kadar tokadı yemekten de kurtulamadım.
Bir taraftanda kendi kendine söyleniyordu..:
"Ne söylersen aksini yapıyor bu çocuk. Dokunma dedikçe inadına dokunuyor yaw"
Benzer bir sürü sebepler yığınla cereyan etmiştir hayatımda.
Şu şöyle olsa olmazmı gibi sorularla iş yapanlara fikişr tartışmamda öndedir hep.
Amcam kanuncu koymuştu lakabımı.
Amma kanuncusun ha diyordu da kanun neki..? Bilsem birde..

Hepsi rahmetli ama kendim gibi meraklı bir çocuğa da sahip olamadım gitti. Nasip işte...!
Merakını giderecek herşeyi anlatmak ve bizzat uygulamalı eğitimini vermek istedim kurcalamanın.
