Ben tüm frekanslarda kaydedildiği şekliyle aynı orantıda dinlemeyi tercih ederim.
Amfi ve hoparlörler/kulaklıklar bunu başarabildiği oranda başarılı demektir.
Sizin dediğinizi yapabilen hoparlörleri "Stüdyo (Referans) Monitörü" sınıfına sokuyorlar. Bunların frekans karakteristiği düz oluyor (olabildiği kadar). Belli frekans bölgelerini yüksek/düşük vermek ya da herhangi bir "süsleyici" etkiye maruz bırakmak gibi özellikleri olmuyor.
Yalnız, bu arada kafa karıştırıcı bir durum da ortaya çıkıyor.
HI-FI hoparlörlerinin stüdyo monitörünün yerini tutamayacağı iddia edilmekte. Stüdyo monitörleri, tüm sesleri hatasıyla sevabıyla verirmiş, eleştirel dinleme için bu gerekliymiş.
Peki HI-FI zaten "yüksek sadakat" demek değil miydi? Yani, orjinal sinyale sadık kalmak, onu hiç bozmadan ve değiştirmeden son noktaya kadar taşımak...
Eee, o zaman arada ne fark kalıyor? Ya birinde ya da diğerinde ticari bir dolap dönüyor.
Bence kaliteli bir stüdyo monitörü bize gerçek HI-FI özelliğini sunar. "HI-FI" diye satılan pahalı hoparlörlerin çoğu ise, müziği kendince süslüyor. Yoksa, şu markanın şu modeli klasik müzik için veya caz için daha uygun, şu diğeri rock müziğini daha iyi yansıtıyor gibi değerlendirmeler yapılmazdı. "Neyse onu veriyor kardeşim" deyip geçilirdi.