- Katılım
- 27 Şubat 2019
- Mesajlar
- 12,437
O kural evde geçerli yav. Bizim ürünler sıfır. Çalışmazsa servise çıkıyoruz. Orada kim neyi tokatlar bilmem ama. Bize sağlam gelmesi önemli.Bazı ürünler tokat yeyince çalışıyor. Sihirli dokunuş diyebiliriz.![]()

O kural evde geçerli yav. Bizim ürünler sıfır. Çalışmazsa servise çıkıyoruz. Orada kim neyi tokatlar bilmem ama. Bize sağlam gelmesi önemli.Bazı ürünler tokat yeyince çalışıyor. Sihirli dokunuş diyebiliriz.![]()
Bir stajyerim war bu ay. Geldiğinden beri kaytarıp duruyor.Bizim çalışan grubunda da bir memnuniyetsizlik var. Anlam veremiyorum.
Dün bize başka şubeden bir personel geldi destek için. Önce benim kendisine verdiğim işi öyle bir şekilde yaptı ki ağzım açık kaldı. Ben resmen ameleymişim dedim kendi kendime. Ben koca ürünü zarar gelmesin diye tahta palete koyup transpaletle çekerken adam yatırıp beton zeminde sürükleyerek çeke çeke getirdi.
Sonra mola verdik başladı iş yerinde yatmanın, kaytarmanın inceliklerini anlatmaya. Ben çalışmadan duramam dedim. Yoksa vakit geçmez, mesai bitmez, saate bakar dururum, kendimi strese sokar migrenimi tetiklerim dedim ve ortamı terk ettim. Kendisi gibi vizyon sahibi arkadaşlar dinlemeye devam etti.
Bunu neden anlattım?
Çünkü aynı arkadaş maaş konusuna da değindi. Akşama kadar yatıp, telefondan film izleyen, sadece mecburi işleri yapıp, "şunu da şöyle yapsam daha güzel olur" düşüncesi için bile kendini yormayan bu arkadaş asgari ücretin 2 katı maaş alıyor. Ve inanır mısınız "modern köleyiz biz" filan diyor.
Kendimden hesap yapıyorum, maaşın dörtte üçü ev giderlerine gidiyor. Kalan dörtte biri de canım ne isterse onu yapıyorum. Son zamanlarda yatırım fonlarında değerlendiriyorum. Fena da bir para biriktirmedim hani. Bir de hanımın maaşı var aynı miktarda. Onun da maaşının dörtte üçü beyaz eşya, giyim, kızın masrafları filan gibi harcanıyor. Aslında hayatımızdan gayet memnunuz. Gönül ister ki herkes isviçre şartlarında yaşasın ama ülkenin gidişatı belli. Bu tarafı fazla deşmeye gerek yok.
Ülke konusunda elinden birşey gelmiyorsa o zaman kendini geliştireceksin. Maaşını artırmanın yollarına bakacaksın. Öyle yattığın yerden asgari ücretin 3-4 katını filan bekliyorsan avucunu yalarsın. Hem ben çalışmayayım, akşama kadar gözüm saatte olsun. Saat dolunca da elimdeki işi dahil yarıda bırakıp kaçar gibi çıkayım iş yerinden. Sonra da maaş az, kahrolsun işveren, sendika uyuyor mu vs. vs.
Z nesli çok fazla internete bağımlı ve her sorunu onunla çözebileceğini sanıyor. Gayretin ve çalışmanın, araştırmanın olduğu bir dünyaya doğmadılar. Dünya sadece kendi başından ibaretken Diyojen gibi istersen fıçıya gir yaşa. Ama bir ailenin sorumluluğunu da üzerine alınca bu kadar ahmakça ve hımbıl çalışma yapısını çoğu işyeri taşıyamaz - kamu hariç - . Piyasada binlerce rakibin var. Bu konuda ülkece malesef bir politikamız da yok, varsa da faydası da görünür değil.Bir stajyerim war bu ay. Geldiğinden beri kaytarıp duruyor.
Yok şu oldu yok bu oldu yok şu sebep bu sebep gibi..
Dayanamadım yakarım stajını dedim.
Buraya geldiysen bişeyler öğreneceksin öyle bilgisayar kurcalayıp kaytarmak yok dedim.
AC yi DC yi sordum tıntın. 3 Fazı sorum gene tam takır.
En önemli şey şu evlad dedim.
1-İşi sevmiyorsan okulu bırak sevdiğin işe yönelik okula başla.
2-işi seviyorsan öğrenmek zorundasın.
3-ve en önemlisi bunu bir yere kazı ki aklından hiç çıkmasın "Tüketeceksen üretmek zorundasın" bunu hiç unutma.
Gayrete geldi biraz ama ne kadar sürer bilmem. Okullardaki eğitim sistemi öğretmek üzerine değilde üzerinden atlanması gereken bir engel gibi çalışıyor.
Öğrencilere merak aşılayan bir sistem maalesef yok. Merak sahipleride maalesef sadece kendi meraklı karakterinden kaynaklı.
Tabii bu eğitim sistemiyle hayata başlandığında ise senin anlattığın şekle giriyor mesele azizim.
Z'den sonra "[" karakteri geliyor. Bir anlamı var mı?![]()
Şu an kocaeli gebze arası da aynı durumda.Bugün Sakarya Hendek arasında otoyol bakımı varmış. On Km lerce araba kuyruğu. Dur kalk dur kalk. Arabanın debriyajı bile isyan edecekti daha devam etse herhalde. İki saati herhalde bu hengamede tükettik. İşin komedi tarafı otoyol da yolun içinde - kenarında değil - simit satanlar, soğuk su satanlar. Demekki bu mağduriyet önceden biliniyormuş ve gelir kapısına dönmüş. Şu yaşımda bir hayat dersi daha aldım . Gideceğim istikamette bakım çalışması var mı bakmadan bir daha yola çıkmayacağım.
Allah kolaylık versin üstadım .Şu an kocaeli gebze arası da aynı durumda.
Direnç renkleri 5 renkli olduğu için kafam duman oldu. Neresi başı neresi sonu, hangisi kırmızı hangisi kahve anlaşılmıyor mikroskopta bile. En son boşta ölçünce renkleri çözebildim.Direnç renklerinden anlaşılmıyormu?
Zaten onu da söyleyecektim. Şu trimpotu bir kurcalayayım dedim . 15 volta kadar gerilim düşürüyor. Ama smps trafosu güzel kuş gibi ötmeye başlıyor çık çık çık. Otur dinleAma 24V olan güç kaynağında trimpot ile ± ayar imkanı var. Bu durumu da es geçmemek lazım.
Gebze deyince aklıma geldi . Eski arabamla gezmeye kardeşimin yanına İstanbul a gidiyorum otoyoldan . O tarihlerde bekarım . hızlı araba kullanıyorum , basmaktan falan da korkmuyorum . Gebze tarafına gelmiştim herhalde . Bir ara kafamı denize mi çevirdim ne yaptım dikkatim yoldan dağılmış . Tekrar kafamı yola çevirdiğimde önümde kocaman duvar gibi araba konvoyu . Arada geçen zaman farkı en fazla 3-4 sn . Nasıl frenlere asıldım , nasıl duramayıp birine gireceğim diye ödüm koptu anlatamam . Allahtan durabilecek kadar mesafem varmış . Üçbuçuk attım desem yeridir.Şu an kocaeli gebze arası da aynı durumda.