Arkadasim der ki, uygulama bitsin gozluk kontrolu o zaman yapacagim. Sebebi de iyilesme sureci devam ediyor. Suan gozluk takmiyor ve iyilesme miktarini %20 olarak dusunuyor. Ne kadar daha iyilesir bilmiyorum diyor. Su an bir sikinti oldugunu da dusunmuyor.bu mucizeyi dolaylı yollardan değil bizzat yaşayan varsa, göz kusuru ve gözlük numarasını belirtirse daha bi inandırıcı daha bi yol gösterici olur.
1910 larda Amerika da doktorlara verilen derslerden bir tanesi "beslenme", ancak universiteyi destekleyip yonetim masasinda yer alan en tepe dunya yonetici hizmetkarlari beslenme derslerini mufredattan kaldiriyor. Sonra yavas yavas mufredat degismeye basliyor. Bugun hangi doktora gidersek gidelim beslenme yi on planda tutan bir zihniyetle karsilasmiyoruz. Neyin var? bu ilac i kullan. (Burada belki acimasiz bir soz soyledim ama ne yapalim, kurunun yaninda sende yanacaksin )kapitalist sistemin bilimden nemalandığı bi gerçek fakat böyle bi mucize bilimin, göz doktarlarının, ilaç sektörünün ve optik endüstrisinin sorgulanmasına neden olur.
1910 larda Amerika da doktorlara verilen derslerden bir tanesi "beslenme", ancak universiteyi destekleyip yonetim masasinda yer alan en tepe dunya yonetici hizmetkarlari beslenme derslerini mufredattan kaldiriyor. Sonra yavas yavas mufredat degismeye basliyor. Bugun hangi doktora gidersek gidelim beslenme yi on planda tutan bir zihniyetle karsilasmiyoruz. Neyin var? bu ilac i kullan. (Burada belki acimasiz bir soz soyledim ama ne yapalim, kurunun yaninda sende yanacaksin )
iki bilim adami bir deney yapip, fareler uzeirnde iyot oldurucu etki yapti diyor. Iyot lu tedaviler ortadan kaldirilip yerine antibiyotik tedavi ler geliyor. Hatta oyleki Amerikan kutuphanelerinden iyotlu tedavi yontemi kitaplarin hepsi kaldiriliyor. (Bugun doktorlar iyot zehirli ve oldurucu diyorlar ise bir zorlamayla yapiyorlar olabilir mi, ama akrabalarina iyot verip Antibiyotik asla kullanma diyorlarsa hepsinin vicdanini tekrar sorgulamak lazim.) Flor, Klor, Brom vs dahasi.
Soru su; 60 yas ustu olup ilac torbasiyla gezmeyen kac kisi var? Ilac almaya basladiktan sonra evi ilac dolmayan kac kisi var?
Insanlar kan emici sanki biri duzgun bir sey yapmaya baslasa 80 tane fake cikiyor ortaya, e sende zarar gormesin kimse diye 81 inide kapatiyorsun. oldukca normal. Bu adam nasil kapatilmamis olabilir? Ucret karsiligi yapmiyor olmasi olabilir mi bilemedim? Ben olaya sahit olmaya devam ediyorum, etrafimda 3 kisi ayni anda, ayni surecten geciyorlar. Illa uzerinde onluk olan birinin mi gelip surmesi lazim? Disarda birini hep sorguluyoruz hakli olarak, ne yapiyor vs diye, ama cikan kac ilac i sorguladiniz simdiye kadar?
Mesaj sanki muhatabina soyleniyor mus gibi gozukse de , aslolan oyle degildir.
Ben dediklerine kısmen katılıyorum, ama bunu biraz eğip bükebiliriz.Soru su; 60 yas ustu olup ilac torbasiyla gezmeyen kac kisi var? Ilac almaya basladiktan sonra evi ilac dolmayan kac kisi var?
Burada ki arkadaslar konya ya dahi gitmemisler. Ordu da bir muhendis le bulusmuslar, adam anlatmis nasil yapilacagini ve hatta bitkiden dahi vermis yetistirsinler diye.bilmiyorum belki de böyle bi işlemin parayla yapılması yasalara göre suçtur. ne bileyim böyle bi işleme para alınmıyordur ama yan tarafta kuru incir satılıyordur.
Ben ilk kez 3 ay once duydum. Yayginlasmamasina ben de sasirmistim.sonuçta iş'e yarayan bi tedavinin -ücretli ya da ücretsiz olması hiç farketmez- yaygınlaşması engellenemez.
Turkiye de de eskiden sanirim zeytinyagi ve tereyaginin zararli oldugu yonunde yayinlar oldu ve halk koyden tereyagini getirip sana yag alip gitti. Sonra bu durumun sebebinin ne oldugu ve kime ceza kesildigiyle ilgili bilgisi olan biri var mi?
Gdo olmazsa şehirde taze sebze meyveyi sadece zengin sofrasında görürüz. Tarım ilacı kullanımını azaltmaya bile faydası olanları var. GDO hayatımızdan çıkamaz. Ben de doğalını tercih ederim. Ama tarımın yakınında bile olmayan milyonlarca insanı beslemenin bedeli bu.GDO'lu demeye gerek var, tohumların genetiğini değiştirdiler senelerdir yiyoruz bence sorunun köküne inmek gerek.
Ülkemizde son yıllarda buna ilgi alaka arttı her ilde atatohumları ile ilgili kurumları kuruldu projeler geliştirildi, umarım toplum olarak bir an önce farkına varırız.
zaten öyleGdo olmazsa şehirde taze sebze meyveyi sadece zengin sofrasında görürüz.
Gıda işinde pislik çok, ona şüphe yok. Ben de süt işindeyim. Her yıl yüzlerlce süt toplama merkezi ve çiftliğe giriyorum. Sahipleriyle ve çalışanlarla da çoğu zaman sohbet ediyorum. Üretilen sütün çoğunun nasıl sağıldığını görseniz içmek istemezsiniz. Süt daha fabrikaya girmeden süt olmaktan çıkıyor. Süreçte en masum olanın fabrika olduğunu söyleyeceğim neredeyse. Ama iş karmaşık bir kısır döngüde.
Bence bu tarif ettiğimiz durumlar büyük bir komplodan kaynaklanmıyor. Büyük bir kalitesizlikten kaynaklanıyor. Kalitesizlik deyince işin içine sadece ürün girmiyor. Bunda devletin denetim mekanizmalarının kalitesizliği, üretimi yapanların, süreçte çalışanların kalitesizliği vb. etkili. Bahsettiğimiz pisliğe öyle alışmışız ki beğenmesek de normal karşılıyoruz. Spesifik bir durumu anlatıp çözülmesini istesen de karşına "Bu kötü de, öbürü iyi mi sanki" mealinde (siyaset dışında) tepkiler çıkıyor.
Sağlıktaki durumu da kalitesizlikle rahatça açıklayabilirsin, hatta işin içine hasta kalitesini bile katabilirsin. Kalite bilinci tek başına yeterli olmasa da başlangıç için kritik bir noktalardan biri.
soner yalçın ''kara kutu'' kitabında bu tür ilişkilerden bahsediyor.Simdi insanin aklina soyle bir soru geliyor; Gida, tip ve ilac sektorunun bir baglantisi olabilir mi?
GDO'lu demeye gerek var, tohumların genetiğini değiştirdiler senelerdir yiyoruz bence sorunun köküne inmek gerek.
Ülkemizde son yıllarda buna ilgi alaka arttı her ilde atatohumları ile ilgili kurumları kuruldu projeler geliştirildi, umarım toplum olarak bir an önce farkına varırız.
bildiğim kadarıyla UHT tekniğinde bahsettiğiniz gibi süt sütlükten çıkıyor fakat pastorize de öyle büyük bi sıkıntı yok sanki.