EE1

@serhat505 Foruma hoşgeldin!
Tabi bunlar hakkında benim pek bir fikrim yok, normal veya aşırı değerleri ne olur bilmiyorum. Hatta belki de konuyla çok alakasız aletler olabilir hepsi.
Evet bu cihazların hepsi çok alakasız.

Reaktör aktive edildi dediğinde bence bu nükleer olabilir. Bunun için de aşağıdaki gibi akademik makaleleri filan araştırırsan daha iyi fikirler çıkar. Bu arada nükleer enerji reaktörlerini de günümüz dünyasında yeni bir teknoloji diye sınıflandırmak doğru değil. Yanında bir cihaz taşıyorsa, kendi yaptığı nükleer ölçüm cihazı fena olmaz.


Şahsi kanaatim yeni teknoloji ile ilgili bir süreç olacaksa bunun yapay zaka ile filan olması daha yerinde olur. Yani ölçüm ile fizik alanında filan değin zaman günümüz için ileri teknoloji olmaz. Büyük veri işleyen yazılım gibi bir şey olmalı...
 
@serhat505 Foruma hoşgeldin!

Evet bu cihazların hepsi çok alakasız.

Reaktör aktive edildi dediğinde bence bu nükleer olabilir. Bunun için de aşağıdaki gibi akademik makaleleri filan araştırırsan daha iyi fikirler çıkar. Bu arada nükleer enerji reaktörlerini de günümüz dünyasında yeni bir teknoloji diye sınıflandırmak doğru değil. Yanında bir cihaz taşıyorsa, kendi yaptığı nükleer ölçüm cihazı fena olmaz.


Şahsi kanaatim yeni teknoloji ile ilgili bir süreç olacaksa bunun yapay zaka ile filan olması daha yerinde olur. Yani ölçüm ile fizik alanında filan değin zaman günümüz için ileri teknoloji olmaz. Büyük veri işleyen yazılım gibi bir şey olmalı...
Merhaba, hızlı cevabınız için çok teşekkür ederim. Aslında tesiste nükleer santralleri olduğu için ben de reaktörün öyle olabileceğini düşünmüştüm, onayınızın olması mutlu etti beni.
Bu reaktör hikayede kimyasal bir ürün üretmek için kullanılıyor ve işlem bitince ısısını dengeleyemediği için, arta kalan maddeleri yayacak şekilde patlıyor. Bu aslında deneyi yapan kişi tarafından, öğrencilerin üzerinde ne etkisi olacağını görmek için planlanmış bir şey . Radyasyonu dahil etmeyi bu şekilde çok istiyordum ve gönderdiğiniz makalede onu da ele aldığını gördüm. Okuyup radyasyon dedektörüne benzer bir konsept üretmeye çalışacağım.

Aslında karakter pek zengin kesimlerden gelmiyor o yüzden teknoloji günümüz gibi olsa da erişiminin kısıtlı olacağını düşünmüştüm. Yani yapay zeka tarzı bir alete sahip olamayabilir. Tekrardan çok teşekkürler.
 
Aslında karakter pek zengin kesimlerden gelmiyor o yüzden teknoloji günümüz gibi olsa da erişiminin kısıtlı olacağını düşünmüştüm. Yani yapay zeka tarzı bir alete sahip olamayabilir.
Kendi yaptığı yazılımı kullanmak için ihtiyacı bir notebook ve programla bilgisi. Herhangi bir cihazdan çok daha ucuz. Kısıtlı imkanlarla yapılabilir. Gerçi gerçek bilgiye erişmek ucuz değildir.
 
Kendi yaptığı yazılımı kullanmak için ihtiyacı bir notebook ve programla bilgisi. Herhangi bir cihazdan çok daha ucuz. Kısıtlı imkanlarla yapılabilir. Gerçi gerçek bilgiye erişmek ucuz değildir.
Karakter, sınıfındaki en zeki çocuk olduğu için öyle bir şey yapsa okuyucunun gözüne batmazdı sanırım, haklısınız. Öyle bir yazılımı dahil etmek eğlenceli olabilir bugün üstüne düşeyim. Belki hali hazırda olan bir cihazın yazılım yoluyla kapsamını geliştirmiştir. Tavsiyeleriniz için çok minnettarım.
 
Bu arada teknik kitap yazmış biri olarak, acaba böyle benzer bir bilim kurgu kitabı yazabilir miyim? Düşünmek lazım. Biz de spekturum eksiği filan yok nasıl olsa.:)
Bence çok keyifli bir proje olur. Boş zamanlarınızda bile yazsanız elbet bir gün bitecek. Ben bir çizim öğrencisi olarak aşırı zorlandım çoğu konuyu araştırırken. Kimyasal reaktörlerden fizik denklemlerine kadar mantık dışı olmaması için gece gündüz formüllere/modellere bakıp durdum haha, siz kolaylıkla yazarsınız ihtiyacınız olan bilgileri.

Benim hikayem için bilimsel kısımlar ilk beş bölümden ibaret diyebilirim. Laboratuvar patladıktan sonra karakterler ölüyor ancak hafızaları kayıp şekilde üç gün sonra okullarında kendilerini buluyorlar ve olanları yavaşça hatırlarken bir gizem hikayesine dönüşüyor diyebilirim. Radyasyonla birlikle aşırı güçsüz süper güçlere de kavuşmuş oluyorlar ayrıca (Biri çok hızlı para döndürebiliyor, diğerinin sadece parmak uçları dokunduğu objenin materyaline dönüşüyor vb.) Güçsüz olma nedenleri hala ergenliklerinde olmaları. Laboratuvarda ''cezalarından kısılma şartıyla'' gönüllü duran suçlular da var. Yetişkin olduklarından hem fiziksel olarak güçleniyor, hem de aşırı güçlü süper güçlere sahip oluyorlar. Zaten deneyi yapan hem gençler hem yetişkinler varken patlatıyor ki daha fazla sonuç alabilsin.

Kötüler tüm şehri yıkmaya başlayınca bizim güçsüz öğrenciler de onları bir tek kendilerinin durdurabileceğini düşünüp bir plan geliştirmeye çalışıyorlar. Hikayenin geri kalanı da bu yönde ilerliyor.
Komedi ağırlıklı bir seri diyebilirim süper güçlere kıyasla. Belki bilimsel terimlerden sapmayıp kendi küçük icatlarıyla serüvenlere çıkıp sorunları çözen bir grubun hikayesi de çok güzel olabilirdi. Artık sizin hayal gücünüze kalmış orası, öyle bir hikayeyi okumak aşırı keyifli olurdu. Şimdiden bol şanslar.:)
 
Hocam yazar var, yazar var.Aynen bir solukta okunan romanlar var ,2 -3 sayfasını zor okunan kitaplar var. Yaş da kırkı falan geçince de beğenme pek olmuyor.
Harold Robbins Holywood u anlatan kitabını yazabilmek için abartısız 10 yıl kadar Hollywood u araştırmış.Benim çok çok beğendiğim bir yazar değildir.Wilbur Smith in romanları çok daha iyidir. Açıkcası klasikleri Victor Hugo,Balzac vb çok fazla okumadım beni sarmadı.
Satırlar dolusu ağdalı cümleler bana göre değil.Macera romanları daha iyi :)
 
Reaktore gezi duzenletilmez ilgisiz kişiler sokulmaz. Diyelim oldu 40 yilda 1 yapilcak geçmiş GBT taraması yapılır o kişilerin her şeyi didiklenir. Temiz olsalar dahi alet edavatla adım attirmazlar. Ha dilediğiniz gibi yazar oynatirsiniz ama gerçeklikten hem uzak hem türlü mantik hatalar olur.

Hatta teknik olarak işi bilenlerin gözünde ciddi film ve diziler komik duruma düşer. Örnek kurtlar vadisi filminden böcek araması yapılır ve böcek bulundu denip gösterilir, 2 adet buton! Başka bölüm başka sahne birinin sandalyesinde bomba düzeneği vardır imha uzmanı çağrılır. Uzman o kablo bu kablo diye elektronik duzenege bakar. Bu esnada kamera PCB ye çevrilir, ne görsek standart ATX pwrsup!

Moralinizi bozmak istemem ama gerçekler bu, başarılar dilerim.
 
Reaktore gezi duzenletilmez ilgisiz kişiler sokulmaz. Diyelim oldu 40 yilda 1 yapilcak geçmiş GBT taraması yapılır o kişilerin her şeyi didiklenir. Temiz olsalar dahi alet edavatla adım attirmazlar. Ha dilediğiniz gibi yazar oynatirsiniz ama gerçeklikten hem uzak hem türlü mantik hatalar olur.

Hatta teknik olarak işi bilenlerin gözünde ciddi film ve diziler komik duruma düşer. Örnek kurtlar vadisi filminden böcek araması yapılır ve böcek bulundu denip gösterilir, 2 adet buton! Başka bölüm başka sahne birinin sandalyesinde bomba düzeneği vardır imha uzmanı çağrılır. Uzman o kablo bu kablo diye elektronik duzenege bakar. Bu esnada kamera PCB ye çevrilir, ne görsek standart ATX pwrsup!

Moralinizi bozmak istemem ama gerçekler bu, başarılar dilerim.
Merhaba, yorumunuz için teşekkür ederim. Aslında reaktöre gitmiyor öğrenciler, bir elektrik santrali olan laboratuvarın ''müzesini'' ziyarete gidiyorlar. O laboratuvar tarafından aylar öncesinde çağrılıp, dünya bilim gününde gezileri gerçekleşiyor. Reaktöre hiç yaklaşmayacaklar, sadece okuyucu varlığından haberdar olacak ve öğrenciler bir şeylerin ters gitmeye başlayınca da kaçmaya çalışacaklar.

Her şeyinin didiklenmesi konusunda kesinlikle haklısın, büyük bir dedektörü kesinlikle sokamazlar zaten. İnternette ufak bir elektromanyetik radyasyon ölçer buldum fiyatı makul, izin alarak onu içeri almış olabilir. Şimdi o kısmı ekleyeceğim biraz düşünerek.

Evet genelde hastanelerle ilgili çekilen yerli/yabancı dizilerde de büyük bir yanlış içerik/terim kullanımı var. Tabi ki onlar yapıyor diye ben de yapabilirim diyemem. Hikaye fantastik bir yöne gidecek olsa da bu kısımları elimden geldiğince mantıklı yazmaya çalışıyorum. Moralim hiç bozulmadı endişeniz olmasın, dürüstçe yorum yaptığınız için minnettarım.
 
Ağır su (D2O) , nükleer reaktörlerde kullanılır. (döteryum)
Bu su havuzunun içerisinde bulunan nükleer madde sütunlarının arasındaki kurşun bloklar yukarı çekilerek etkileşim ve dolayısiyle ısı artar. Ortaya çıkan sıcak su ile dinamolarda enerji üretilir.
Suyun aşırı ısı artışında ise bu kurşun(kurşun konusunda yanılmış olabilirim) bloglar motorlar vasıtasıyla aşağı indirilerek nükleer madde sütunlarının birbiriyle etkileşimi azaltılır. Reaktör soğumaya başlar.

+Çocuğun elinde, Bu suyun sıcaklığını uzaktan ölçen (ateş ölçer gibi) bir cihaz düşünebilirsiniz. Gerçekte de ısı alarmı için yüzlerce ısı ölçer sensörü kullanıyorlar.
Sürekli Isı ölçümü bir nükleer reaktör ün en önemli organıdır. Bu sensör (ısı algılama)sisteminin kontrol odasına giden kablolar arızalandığında, veya bilgisayar hatası, otomatik olarak motor sistemli kurşun(kurşun konusunda yanılmış olabilirim burada) levhalar nükleer blokların arasına giremez. Nükleer bloklar arasındaki etkileşim ve ısı artar. Santral Çernobil gibi bir duruma gelir.
2. senaryo olarak
+Öğrencinin elinde, Bu suyun radyasyon ışımasını ölçen geiger-müller radyasyon ölçüm cihazı düşünebilirsiniz.

Ama bu bölgeye (reaktör kalbidir) hiçbir zaman için teknik bakım personeli hariç giremez. O da özel elbise ve boyunlarında sayaçlarla girerler. Bu personel sadece bakım için girer. Reaktör pasif durumda, soğukken ısı ve radyasyon verileri düşük ise girer. Günlük haftalık ve aylık radyasyon testlerine tabi tutulurlar.
 
Son düzenleme:
Ağır su (D2O) , nükleer reaktörlerde kullanılır. (döteryum)
Bu su havuzunun içerisinde bulunan nükleer madde sütunlarının arasındaki kurşun bloklar yukarı çekilerek etkileşim ve dolayısiyle ısı artar. Ortaya çıkan sıcak su ile dinamolarda enerji üretilir.
Suyun aşırı ısı artışında ise bu kurşun(kurşun konusunda yanılmış olabilirim) bloglar motorlar vasıtasıyla aşağı indirilerek nükleer madde sütunlarının birbiriyle etkileşimi azaltılır. Reaktör soğumaya başlar.

+Çocuğun elinde, Bu suyun sıcaklığını uzaktan ölçen (ateş ölçer gibi) bir cihaz düşünebilirsiniz. Gerçekte de ısı alarmı için yüzlerce ısı ölçer sensörü kullanıyorlar.
Sürekli Isı ölçümü bir nükleer reaktör ün en önemli organıdır. Bu sensör (ısı algılama)sisteminin kontrol odasına giden kablolar arızalandığında, veya bilgisayar hatası, otomatik olarak motor sistemli kurşun(kurşun konusunda yanılmış olabilirim burada) levhalar nükleer blokların arasına giremez. Nükleer bloklar arasındaki etkileşim ve ısı artar. Santral Çernobil gibi bir duruma gelir.
2. senaryo olarak
+Öğrencinin elinde, Bu suyun radyasyon ışımasını ölçen geiger-müller radyasyon ölçüm cihazı düşünebilirsiniz.

Ama bu bölgeye (reaktör kalbidir) hiçbir zaman için teknik bakım personeli hariç giremez. O da özel elbise ve boyunlarında sayaçlarla girerler. Bu personel sadece bakım için girer. Reaktör pasif durumda, soğukken ısı ve radyasyon verileri düşük ise girer. Günlük haftalık ve aylık radyasyon testlerine tabi tutulurlar.
Çok çok teşekkür ederim. Bu bilgiyi de çocuğun en son kullanacağı metod olarak yazacağım. Birinci veya ikinci yöntemler için düzgün bir değer almak istenildiğinde reaktöre ne kadar yakınında olmamız gerekiyor? Dediğiniz gibi kalbine çocukları soksam biraz uçuk bir hikaye olurdu. Sonuçta hayatları pahasına kaçmakla meşgul olacaklar.

Acaba reaktörün birkaç kat üstünde olsalar yaydığı radyasyonun birazını bile okumaları mümkün mü? "Saniyede şu kadar değer alıyorum, uzun süre bu radyasyona maruz kalmamalıyız" tarzı bir şey söyler, sonra da o değerin gittikçe arttığını görebilir belki.

Eğer uzak mesafeden algılayamıyorsa onları bir sebeple reaktöre doğru yönlendirmem en uygunu olur sanırım. Tekrardan çok teşekkürler.
 
Yok öyle bir şey
yukarıda yazdıklarım reaktörün kalbinde olan olaylardır. Uzaktan ölçülmez.
Kontrol odası desem, çocukları belki (yazacağınız kitapta) yaklaşmamak şartıyla sokarlar.
Yok abim ya dünyanın hiçbir yerinde nükleer santrale çocuk bile yaklaştırmazlar bence. Yani inandırıcı olmaz.
Başka bir şey bulmak lazım.
 
Son düzenleme:
Amacınız güzel ancak yazmak istediğiniz konu içinde çok fazla hatalar ve mantıksızlıklar var.

Neden bir reaktörü patlatmaya karar veriyor.Sadece reaktör binasının patlayacağını mı sanıyormuş? Eğer müdürün saatde 5000 km ile gidebilen arabası yoksa onunda kurtulması zor .

1986 yılında Çernobil santralı patladı dönemin Maliye ve Tekel bakanı (Böyle bir bakanlık vardı) Karadeniz bölgesinin radyasyondan etkilenmediğini göstermek için kameralar karşısında çay içti. Arada yaklaşık 1200 km olmasına rağmen Türkiyeyi de etkilemişti

Bilgi sahibi olmanızın uzun zaman alacağı konular yerine yaşanmış bir olayı teknik olarak ele alarak izah edin.Böylece o konu hakkında detaylı bilgi sahibi de olursunuz.
"Yaşamadığın hayatı yazamazsın " demiş Hemigway. Clive Cussler* Enkaz ve Girdap ı yazabilmek için yıllarca uçaklarda ve gemilerde çalışmış.
Engin ardıç yıllar önce bir dergideki yazısında 3 sayfa kadar otobüs terminallerini anlatmıştı.Zevkle okumuştum.

İşte size konu. Çernobil gibi bir santral patlamanın eşiğine gelsin kahramanınız zaten burada çaışıyor olsun ve biryerlerde hapis değiken tam olarak doğru sorunları ve problemleri çözerek buna engel olsun.Böylece pek çok konuyu okuyanlarda öğrenir.
Eğer yazdıklarınız da emek ve doğru bilgi olmazsa, hayranlık da olmayacaktır.Emin olabilirsiniz

Başarılar.

*Clive Cussler :Kitaplarının okunması en çok 3 gün süren müthiş romancı( Yıllar önce Enkaz adlı romanını bir günde okumuştum )
@serhat505 bazı yerler eleştiri sınırını aşmış kusura bakmayın onları güncelledim.
 
Son düzenleme:
Amacınız güzel ancak yazmak istediğiniz konu içinde çok fazla hatalar ve mantıksızlıklar var.
Bir nükleer reaktör müzesi nasıl oluyor merak ettim. "Arkadaşlar bu gördüğünüzde plütonyum çekirdeği(yada uranyum bimemne )" diye yaklaşık 5 metre kalınlığında özel betonun içinde ,özel su ile korunan ve soğutulan maddeyi millete mi gösteriyorlarmış?

Sonra neden bir reaktörü patlatmaya karar veriyor.Sadece reaktör binasının patlayacağını mı sanıyormuş? Eğer müdürün saatde 5000 km ile gidebilen arabası yoksa onunda kurtulması zor .

1986 yılında Çernobil santralı patladı dönemin Maliye ve Tekel bakanı (Böyle bir bakanlık vardı) Karadeniz bölgesinin radyasyondan etkilenmediğini göstermek için kameralar karşısında çay içti. Arada yaklaşık 1200 km olmasına rağmen Türkiyeyi de etkilemişti

Bilgi sahibi olmadığınız konu hakkında yazı yazmak yerine yaşanmış bir olayı teknik olarak ele alarak izah edin.Böylece o konu hakkında detaylı bilgi sahibi de olursunuz.
"Yaşamadığın hayatı yazamazsın " demiş Hemigway. Clive Cussler* Enkaz ve Girdap ı yazabilmek için yıllarca uçaklarda ve gemilerde çalışmış.
Engin ardıç yıllar önce bir dergideki yazısında 3 sayfa kadar otobüs terminallerini anlatmıştı.Zevkle okumuştum.

İşte size konu. Çernobil gibi bir santral patlamanın eşiğine gelsin kahramanınız zaten burada çaışıyor olsun ve biryerlerde hapis değiken tam olarak doğru sorunları ve problemleri çözerek buna engel olsun.Böylece pek çok konuyu okuyanlarda öğrenir.
Eğer yazdıklarınız da emek ve doğru bilgi olmazsa, hayranlık da olmayacaktır.Emin olabilirsiniz

Başarılar.

*Clive Cussler :Kitaplarının okunması en çok 3 gün süren müthiş romancı( Yıllar önce Enkaz adlı romanını bir günde okumuştum )
Merhaba öncelikle çok teşekkür ederim mesajınız için. Kesinlikle bazı konularda katılıyorum. İlk paylaşımı hikaye konusunda çok detaya girmeden yazdım ki asıl soruyu sorup forumdaki okuyanları sıkmayayım. Sorularınızı cevaplamak için biraz hikayeden bahsetmem gerekiyor umarım sorun olmaz.

Nükleer reaktör müzesine gitmiyorlar. Çok gelişmiş bir laboratuvara gidiyorlar. Burada çeşitli türlerde (hidroelektrik, jeotermal, nükleer vb) elektrik üretmeleri dışında ayrıca bir çok buluşa ev sahipliği yapıyorlar. Çocukları asla santrallerden birisine sokmuyorlar zaten, bu çok saçma olurdu. Sadece santralleri uzaktan gösterip ardından tesisin ortasındaki binada bulunan müzeye götürülüyorlar. Bu müzede bahsettiğim buluşlar var ve işte firmanın kurulumuyla ilgili videolar falan var. Klasik okul gezisi.

Bu patlamanın çalışanların da haberi yok. Hatta müzenin olduğu binada o tarz bir 'reaktör'ün varlığından bile habersiz olacaklar (Dediğim gibi, sonuçta santrallerin hepsi farklı binalarda). Tüm çalışanlar tahliye edilmiş, bina boşaltılmış olacak patlamadan önce. 5000 km ile giden araba yorumu çok güzeldi, ne yalan söyleyeyim tahliyeyi hızlıca yapmışlardır gibi düşünüp geçmiştim ama evet oldukça büyük bir alanı etkileyecek doğal olarak.
Reaktör sırf o gün orada patlatılsın diye yapılıyor hikayede, tüm amacı o. Öğrencilerin orada ölmeleri lazım. Bunun bilinciyle yapılıp patlaması aşırı şiddetli olmayan bir yapısı olabilir mi?
(Aslında tüm tesis sırf o günkü olay için kuruluyor diyebilirim.)

Çernobil gibi bir santralde geçen hikaye yazmak çok güzel olurdu haklısınız, sonuçta zaten yaşandığı için elimizde birçok veri var ve kökü sağlam bir projenin devamı da mantık hatasıyla dolu olmaz. Ancak benim hikayemdeki ''reaktör patlama'' kısmı başlangıç bölümleri için, sonrasında çok farklı bir gizem romanı haline geliyor ve karakterlerimiz bu patlamanın ardındaki gizemi çözmeye çalışıyor.

Evet tutarlılık ve doğru bilgi olmazsa mantıksal olarak büyük kopukluklar olur ama genelde ''biraz gerçek'' biraz ''hayal gücü'' birleştirilerek yazılır kitlesi 13-20 yaşa hitap eden kurgu romanları. Mesela örümcek adamı ele alalım. Karakterimiz örümcek tarafından ısırılana kadar bize bir bilgi veriliyor örümcekle ilgili. Devamında gerçekçi olmasa bile biz bu bilgiye sahip olduğumuz için geri kalanını yapay/mantık dışı bulmuyoruz. Tabi bu ''hikayemi sallayıp geçerim, buraya böyle derim okuyucu inanmazsa onların suçu'' diyebileceğim anlamına gelmiyor. Olabildiğince araştırmamı yapıp günümüz teknolojisinde geçen bir proje yapmaya çalışıyorum ama en nihayetinde bu bir kurgu ve temelini az da olsa sağlam atabilirsem devamını getirtebilirim gibi düşünüyorum. "

Eleştirileriniz için çok teşekkür ederim, umarım kendi fikirlerimi söylerken size katılmadığımı veya tamamen reddettiğim mesajını vermemişimdir. Çünkü çoğu bahsettiğiniz yerlerde haklısınız, özellikle tahliye kısmı beni oldukça düşündürdü ve orayı hemen geçiştirdiğimi fark ettim. Kesinlikle düzeltilmesi gerekilen bir hata ve sizin bu yazınız olmasa fark etmezdim.

İyi günler dilerim, eğer başka sorunuz&yorumunuz kaldıysa duymayı çok isterim.
 
NEtte bulunan cihazdan çok daha hassas cihazlar santralde var kaldı ki mesafe de hassasiyete etken. Bahsedilen çocuk eleman farkına varmadan tesislerdekiler durumu anlar, çok geç kalınmadan. Reaktör belgeselleri de var, nasıl yapılmış gibi yapımlarda nükleer çubuk üretim yerinin dahi. Bunlara erişip izleyin derim, kesinlikle Simpsons veya yakın zamanda Çernobil dizisi (çekildi ve sanırım paralı sosyal medya knaallarında yayınlandı) ile yakından uzaktan alakası yok.

Olayın gerçekçi kısmıyla ilgilnemenizi takdir ediyorum, Titanik filmi hatta Jurasic serisi filmlerin yönetmenleri de aynı prensipte çalışmalarını desteklemişlerdir. Filmden sonra perde arkası çalışmaları ve belgesel programlarıyla filmi izledikten sonra ancak görüyoruz. Kitap yazmak veya film dizi senaryosu adına bilgi edinmeniz beni fazlasıyla mutlu etti. Başarılar dilerim.
 

Forum istatistikleri

Konular
6,181
Mesajlar
105,445
Üyeler
2,567
Son üye
GaziBey

Son kaynaklar

Son profil mesajları

hakan8470 wrote on Dede's profile.
1717172721760.png
Dedecim bu gul mu karanfil mi? Gerci ne farkeder onu da anlamam. Gerci bunun anlamini da bilmem :gulus2:
Lyewor_ wrote on hakan8470's profile.
Takip edilmeye başlanmışım :D ❤️
Merhaba elektronik tutsakları...
Lyewor_ wrote on taydin's profile.
Merhabalar. Elektrik laboratuvarınız varsa bunun hakkında bir konunuz var mı acaba? Sizin laboratuvarınızı merak ettim de :)
Lyewor_ wrote on taydin's profile.
Merhabalar forumda yeniyim! Bir sorum olacaktı lcr meterler hakkında. Hem bobini ölçen hemde bobin direnci ölçen bir lcr meter var mı acaba?
Back
Top