FORUM HALKI NE DÜŞÜNÜYOR(TOGG)

Status
Yeni mesajlara kapalıdır.
O fatih projesi kapsamında her öğretmene ve öğrenciye tablet dağıtılmıştı. Eşime ve bizim kıza da birer tane verildi. HİÇ KULLANILMADI, bir kenarda duruyor. Yazık onlara verilen paralara.
 
devlet özel şirketler gibi her girişimde kar gütmek zorunda değil. bu elindeki kaynakları boşa harcamak gibi düşünülmemeli. hedefin ne olduğunu açıklanıp seffaf olunması yeterlidir. benim zihnimdeki devlet otomobille uğraşmamalı bu işi yapmak isteyen özel sektöre gölge etmemesi yeterli.
 
Bu konuya yazmamaya karar vermiştim ama sonunda affınıza sığınarak yazmaya karar verdim. Hatta yazıp yazıp sildim. Ama sonunda yayınamaya karar verdim. Aşağıdaki yazacaklarım forumdaki hiç bir mesaja ya da hiç bir paydaşa kişsel bir cevap değil, bu konudaki görüşlerimin genel bir özetidir.

Yazılanlardan gördüğüm kadarıyla çok hassasiyet var bu konuda. Kendimden bahsetmeyi hiç sevmiyorum ancak yazacaklarımın temelini merak edenler çıkacaktır. Elektronik benim için son zamanlarda bir iş yatırımına da dönüştürmeye çalıştığım bir hobi.

Ben aslında profesyonel hayatım boyunca yazılım sektöründe yer aldım. Çok uzun yıllar boyunca üretiminden sorumlu olduğum ERP yazılımı Dünyanın 35 ülkesinde büyük üretim şirketleri tarafından kullanıldı. ABD, Almanya, G. Kore, İsviçre, BAE, Hindistan gibi ülkelerde ofislerimiz ve yönettiğim mühendislik personelimiz vardı. Dolayısıyla hem ülkemizde hem de bir çok gelişmiş ülkede teknoloji ve sanayi firmalarıyla ve insanlarıyla çalışma imkanı buldum. Alman otomotiv sanayisinin pek çok tedarikçisinde proje yaptık. Türk savunma sanayisinin en ünlü firmaları dahil bir çok firmada proje yaptık, analiz ve danışmanlık hizmetleri verdim. Dünyanın pek çok ülkesine iş ziyaretlerinde bulundum. Önemli insanlarla bir araya gelip sohbet ve tartışma fırsatı edindim. Fırsat buldukça, bir taraftan akademik hayata da devam edip işletme finansı üzerine doktora yaptım. İstanbul Sanayi Odası, üretici birlikleri, üniversiteler, devlet kurumları gibi bir çok kurumda dijital dönüşüm stratejileri, Endüstri 4.0, Nesnelerin İnterneti gibi konularda eğitimler, konferanslar verdim. Önümüzdeki hafta büyük bir devlet üniversitemizin düzenlediği küçük teknoloji firmalarının büyüme ve yatırım bulma stratejileri ile ilgili bir çalıştayda konuşacağım. Dolayısıyla teknoloji stratejileri konusunda, hem Türkiye hem de gelişmiş ülkelerdeki gelişmeler ve yaklaşımlar ile ilgili bir miktar tecrübe edinme fırsatı buldum.

Şimdi somut gerçek olmayan hiç bir olaya değinmeden, konuyu kendimce rasyonel, objektif ve bilimsel bir çerçevede ele almaya çalışacağım.

Türk halkının içinde bulunduğu siyasi ortam nedeniyle her konuya fazlaca siyasi pencereden baktığını ya da muhalefetiyle-iktidarıyla siyasilerin ve medyanın her konuyu gereksiz yere siyaset ekseninde bir düzleme oturtarak bir kampanyaya dönüştürerek yansıttığını düşünüyorum. Halbuki iyi yapılan her işin alkışlanması, aynı zamanda her işin de daha iyi olabilmesi için eksik yönlerinin rahatça eleştirilebilmesi gereklidir. Hele hele böyle stratejik konuların çok daha bilimsel, ekonomik ve stratejik bir çerçevede ele alınması ve bir çatı strateji geliştirilerek o stratejinin çerçevesinde ilerletilmesi gerekir. Gelişmiş toplumlarda bu işler için babayiğite değil akla, fikre, iş planına, finansal ve bilimsel bir çerçeveye ihtiyaç duyar. Bunlar yerinde ise babayiğite zaten gerek yoktur, sadece aklı başında iş insanlarına ihtiyaç vardır.

Konumuza gelince, özetle fikirlerimi sıralayayım;

1- Dünya artık coğrafi sınırların ya da sahipliğin, milliyetin ekonomik ve teknolojik alanda anlamını yitirdiği global bir köy haline geldi. Markaların milliyeti kalmadı. Markanın milliyetini nasıl tarif edeceğiz? Üretim yerine göre mi? Tasarım yerine göre mi? Parçalarının menşeine göre mi? Sermayesinin sahibine göre mi? Hemen bir kaç örnek vereyim. Örneğin İsveç'in kendisiyle özdeşleşen meşhur markası Volvo artık Çinlilerin. Hepimiz Mercedes'i Alman markası olarak biliriz. Mercedes'in en önemli üretim yerlerinde birisi ve ana pazarlarından birisi ABD'dir. Pek çok aracında Fransız tasarımı motorlar kullanıyor. Daha önemlisi Mercedes'in büyük ortakları da ABD destekli Suud sermayesidir. Hepiniz WV emisyon skandalını hatırlayacaksınız. Alman hükümetinin buna cevabı yüzlerce polis ve onlarca savcı ile Mercedes'i basmak olduğunda ben Almanya'daydım. Microsoft ABD şirketi ancak Ar-Ge ve faturalama işlerinin büyük bölümünü İrlanda'da yapıyor. Baykar Savunma savaş olmasaydı Ukrayna fabrikasını açmış olacaktı. Yemeksepeti artık bir Alman ve Amerikan yatırımı. Trendyol Çin. Daha güzel bir örnek Bitcoin. Dünya'da emisyonu en yüksek para birimlerinden birisi haline geldi. Merkez bankası yok. Ülkesi yok. Dünyanın her yerinde kullanımda. Üç tane sosyal medya platformunu toplayınca Dünyanın en büyük ülkelerinin nüfusunu geçiyorsunuz.

Yani demem o ki, Dünya'da artık ürünlerin, markaların, şirketlerin milliyeti (ya da milliyetçiliği) gibi kavramlardan ziyade şirketlerin büyümesi, bulunduğu ülkelerde yarattığı istihdam-ekonomi-teknoloji-sinerji gibi kavramlar üzerine kafa yoruluyor, politika ve stratejiler geliştiriliyor. Çünkü artık Dünya doğru bulalım ya da bulmayalım, kapalı ekonomik modellerle yönetilmiyor ve firma ve ürünlerde milliyeti tarif etmek pek mümkün değil.


2- Türkiye'de bir çok otomotiv fabrikası var. Renault yarım asırdan fazladır Türkiye'de. Ford, Hyundai (kaçırdık ülkeden maalesef), Mercedes (kamyon, otobüs) gibi pek çok markanın üretim tesisleri var ve buralarda da Ar-Ge de yapılıyor; mühendislere, yan sanayiye müthiş bir bilgi birikimi de akıyor. Ford yeni İnternete bağlı araçlarını burada üretmeye başladı. Araçlardan gelecek anlık verilerin işleneceği bir platform üzerinde Türk mühendisler çalışılıyor. Yani ülkemize teknik birikim kazandırmaksa amaç, var olanlara da haksızlık yapmamak lazım. Mercedes Benz Türk'te yaptığı araştırmalar ile onlarca patent almış insanlar tanıyorum. TOGG'da seri üretim başladığına göre ar-genin ilk fazı bitti. Kaç patent alındı (ya da başvuruldu) bilen varsa yazsın.

3- Günümüzde otomobil üretmek için çok ileri bir teknoloji üretmek gerekli değil. İleri teknoloji makinaları kullanarak üreim yapmak ile karıştırmamak lazım. Ayrıca otomotiv rekabetin sert ve karlılığın az olduğu bir sektör. Ayrıca kendi otomobil markası olmak bir başarı da değil; bir sürü az gelişmiş ülkenin kendi otomobili zaten var ya da yolda.
...

Çok daha stratejik, karlı ve ileri teknolojinin argesini yapmayı gerektiren yatırımlar var. Aynı zamanda katma değeri de ticari başarı şansı da çok daha yüksek. Örneğin Bor-Karbür üretilmesi için Balıkesir'de bir tesisin 3 yıl önce temeli atıldı. Açılış töreninde oradaydım. Gerçekten ülkemize çok daha fazla katma değer sağlayabilecek bir yatırım ama 3 yıldır faaliyete geçemedi. Kurucu genel müdürü ve konuya teknik olarak hakim olan kişi şu anda İstanbulda bir teknoparkta yöneticilik yapmaya başladı.

Örneğin hepimizin ara ara konuştuğu bir çip üretim tesisini on tane otomobil fabrikasına tercih ederim. Keşke gelişmiş bir nanoteknoloji enstitüsü kurulsa. İlla babyiğit arayacaksak bu işlere arasak keşke.

Mesela I2I, 5G üzerine çalışan kıymetli şirketlerimizden birisi. Bence çok daha hayırlı işler yapıyorlar. Mesela Netaş, yine 5G üzerinde çalışan aynı zamanda Türkiye'nin yazılım ihracat şampiyonu olan önemli bir telekom şirketi. Onu destekleyeceğimize Çinli ZTE'ye sattık, Şangay Beşlisi'yle resim vereceğiz diye. Üstelik 5G teknolojisi elimizden çıkmasın diye aynı fiyata Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı da teklif vermişken.

Sonra ileri tarım teknolojileri. Türkiye kadar verimli toprağı olup da bu kadar verimsiz kullanan bir tane gelişmiş ülke yok. Gelişmiş oldukları için mi herşeyi verimli kullanıyorlar yoksa öyle kullandıkları için mi gelişiyorlar bir düşünmek lazım. Elektrikli otomobil yerine elektrikli traktör üretsek, çiftçiye ÖTV'siz versek ülkeye hizmet çok daha fazla olmaz mı? Nükleer santrallerimizi yabancılara yaptırıyoruz. Pakistan bile nükleer teknolojiye sahip. İlla yeni bir şey öğreneceksek bunun gibi niş konuları öğrensek daha mı az hizmet etmiş oluruz?

Ülke olarak hayal kurmayı, basit işlerden büyük medetler ummayı, kolay yoldan büyük kazanımlar elde edebileceğimizi sanmayı, bir şeyi yaparmış gibi yapmayı seviyoruz. Hayal kurmakla o iş olsaydı şimdiye bordan, toryumdan köşe olmuştuk. Mesela Uzay Ajansımız var mı var. Peki, nasıl gidiyor araştırmalar var mı bilginiz? Mesela yerli uçağımız 2019'da göklerde olacaktı, var mı bineniniz? Fatih tabletleri projesi yazıldı önceki mesajlarda. Birileri hala oradan kazandıkları paraları harcıyor. Sonra 2016'da yine bir seçim öncesi gittik Saab'dan bir aracın lisansını 40 milyon Avro'ya aldık yerli milli hibrit otomobilimiz 2019'da yollarda diye, sizin evin oradaki yollardan hiç geçti mi?
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-262501h.htm

Başka bir hastalığımız da sayılarla övünmek. Örneğin, yeni havalimanımız Avrupa'nın en büyüğü, bilmem kaç yüz bin metrekare. Garip bir şekilde bunula övünüyoruz. Bir kişi de çıkıp sormuyor, daha az kaynak ve alanla daha verimlisi, kullanışlısı yapılabilir miydi diye? Dünyanın en büyükleri dahil çok havalimanı gördüm. Yolcular ve havayolu şirketleri için açık ara en kullanışsız havalimanlarından birisi. Sebeplerini teknik olarak sıralayabilirim ama artık başka bir konuya kalsın

Peki yatırım yapılmasın mı? Ben neden kızıyorum?
Çünkü yatırım böyle yapılmaz da onun için.
İş planı, Proje Yönetimi, Proje Değerleme, Net Değer Hesaplama, opsiyon değerleme ... yüzlerce konu. Bunarı bütün dünyada üniversitelerde, yüksek lisanslarda, doktoralarda boşuna mı okutuyorlar. Hangi işimizde doğru düzgün yapıyoruz biz bunları?



Çok hikayesine girdim istemeden. Soru cevapla özetleyeyim:

-TOGG kurulsun mu?
Evet, eğer yatırım yapacak iş adamı varsa, projeye inanıyorlarsa otomobil de üretilsin, yoğurt da. İster yeni baştan tasarlasınlar, ister her şeyini dışarıdan lisanslasınlar. Tamamen ticari bir karardır. Yatırım yapılırsa ülke için değerdir, istihdamdır. Ancak gereksiz yere ütopik anlamlar da yüklememek lazımdır.

- TOGG Halkın otomobili mi olacak?
Bu segmentte bir aracın Türkiye'de halkın otomobili olmasını beklemek ütopik. Fiyatı açıklanınca göreceğiz. Bu segmentte bir araç ortalama gelirli bir insanın maaşından artan parayla 2-3 yılda alabileceği bir araç olması elbette mümkün değil. Kişi başı nominal milli gelirin 6 bin dolarlarda olduğu bir ülkeyiz. Bir aile için ayda bin küsür dolar yapar. Bu da brüt. Siyasiler adamları da saçma bir pozisyonda bıraktı.

- TOGG devlet imkanlarıyla desteklensin mi?
Bence diğer saydığım konular kadar özellikli bir yatırım değildir. Herhangi bir yatırıma ne şekilde destekler verilecekse aynı desteklerden faydalanılmalıdır.

- TOGG çıkınca ülke kurtulur mu?
Böyle sorunca ne kadar garip geliyor değil mi? Halbu ki medyadaki tartışmanın anlamsız dediğim ekseni tam da bu. Bir kısmı diyor ki vay be şimdi yırttık, diğerleri ama vidası bilmem nereden :) İki taraf da fazla anlam yüklüyor bazı şeylere. Mesela pil fabrikası çok ama çok daha değerli bir yatırım bu anlamda, ama onu konuşan yok. Kapağı bilmem nereden diyen de yok, yırttık diyen de.

- TOGG başarısız olacak bir firma mı?
Elbette başarılı olabilir. Teşvik şartlarını bilmiyorum. Çok abartılı teşvikler sağlandıysa çok iyi kar da yapabilir. Ancak, otomotiv sektörü rekabetin çok sert ve sürekli olduğu bir sektör. Ufacık bir fren pedalı arızası ihtimali Toyota'ya ne kadar zor günler yaşattı hatırlayanınız vardır. O yüzden bu kadar aceleye getirilmesi de işlerini ekstra zorlaştırıyor.

- TOGG almak ister misin?
Mantıklı fiyata güzel bir araba üretsinler. İlk alanlardan olurum. Hatta ciddi ciddi düşünüyorum fiyatlar açıklanınca sıraya girmeyi. Ama karar verirken gereksiz romantizmle değil teknik değerlere ve maliyetine göre karar veririm. Bu konuda en tutucu ülkelerden birisi Almanlardır. Alman malı kullanmayı çok severler. Ama kötü ya da pahalı malı da asla satamazsınız, çok titizlerdir. Öküzün altında buzağı ararlar. Bakın Opel batarken kimse aman Opel alalım Alman malı demedi. Amerikalılar sürekli gurur duyarlar Amerikalılıklarıyla ama o verimli Japon otomobilleri koskoca Amerikan Otomotiv sektörünü batırdı

- Ne yapalım?
Bu devirde bu ülkenin çıkışı teknolojide. Devletin artık rica-minnet, borç-harç çevirebildiği kısıtlı kaynaklarını betona, montaja, şişirilmiş ümitlere değil çok daha stratejik alanlara harcayalım. İleri tıp, ileri tarım, nano-teknoloji, robotik, yapay zeka, IoT ...

Ve tabi en önemlisi eğitim. Şu anda İstanbul'da ortaokul-lise öğrencisini yazdırabileceğiniz düzgün bir devlet okulu kalmadı. Çoğu ya imam-hatip oldu ya da özel. Geçenlerde Boğaziçi Üniversitesi İHA takımı Amerika'daki bir uluslararası ve çok önemli bir yarışma için okuldan yolculuk maliyeti için destek istedi, vermediler. THY bile öğrenci indiriminiz var ya dedi. Koca Boğaziçi Üniversitesi, koca THY, altı üstü 10 tane bilet. Bulamadılar pırlanta gibi çocuklar kaynak. Bir dostumdan rica ettim. Biz sponsor olduk. O yüzden ayranımız az içmeye, tahtrevalliyle de gitmeyelim gezmeye...


Sevgili dostlar, hiç bir siyasi görüşün tarafı taraftarı değilim. Çok siyasetçi tanıyorum. Ama siyaseti de, siyasetçileri de sevmiyorum.

Peki niye bu kadar yazdım, bu kadar dertliyim?
Çünkü ben biraz daha büyüdüklerinde çocuklarımı yurt dışına göndermek istemiyorum. Burada bir hayat kursunlar istiyorum. Ancak bunun için de buranın daha yaşanır olması gerekiyor. Bu konuda elimden gelen birşey varsa da yapmaya çalışıyorum. Üniversitelerde ders veriyorum. Eğitimler veriyorum. Siyasilere, bürokratlara dertleri, çözümleri anlatıyorum. Teknoloji stratejileriyle ilgili bilgi notları hazırlayıp bakanlarla, bakan yardımcılarıyla paylaşmaya çalışıyorum. Bazen anlıyorlar:) Sektöre faydalı iki tane tebliğin çıkarılmasına vesile oldum, teknoloji serbest bölgelerinin kurulmasında desteklenmesinde emeğim geçti.

Bu konuda da sizlere dilim döndüğünce derdimi anlatmaya çalıştım. Potansiyelimiz çok fazla. Aklın, bilginin, bilimin ama en önemlisi hesap kitabın yolundan gitmemiz; kişileri, tarafları soyutlayıp meselelerin özüne bakmamız gerektiğini düşünüyorum.

Kızdırdıklarım olduysa affola...
 
Son düzenleme:
Bu konuya yazmamaya karar vermiştim ama sonunda affınıza sığınarak yazmaya karar verdim. Hatta yazıp yazıp sildim. Ama sonunda yayınamaya karar verdim. Aşağıdaki yazacaklarım forumdaki hiç bir mesaja ya da hiç bir paydaşa kişsel bir cevap değil, bu konudaki görüşlerimin genel bir özetidir.

Yazılanlardan gördüğüm kadarıyla çok hassasiyet var bu konuda. Kendimden bahsetmeyi hiç sevmiyorum ancak yazacaklarımın temelini merak edenler çıkacaktır. Elektronik benim için son zamanlarda bir iş yatırımına da dönüştürmeye çalıştığım bir hobi.

Ben aslında profesyonel hayatım boyunca yazılım sektöründe yer aldım. Çok uzun yıllar boyunca üretiminden sorumlu olduğum ERP yazılımı Dünyanın 35 ülkesinde büyük üretim şirketleri tarafından kullanıldı. ABD, Almanya, G. Kore, İsviçre, BAE, Hindistan gibi ülkelerde ofislerimiz ve yönettiğim mühendislik personelimiz vardı. Dolayısıyla hem ülkemizde hem de bir çok gelişmiş ülkede teknoloji ve sanayi firmalarıyla ve insanlarıyla çalışma imkanı buldum. Alman otomotiv sanayisinin pek çok tedarikçisinde proje yaptık. Türk savunma sanayisinin en ünlü firmaları dahil bir çok firmada proje yaptık, analiz ve danışmanlık hizmetleri verdim. Dünyanın pek çok ülkesine iş ziyaretlerinde bulundum. Önemli insanlarla bir araya gelip sohbet ve tartışma fırsatı edindim. Fırsat buldukça, bir taraftan akademik hayata da devam edip işletme finansı üzerine doktora yaptım. İstanbul Sanayi Odası, üretici birlikleri, üniversiteler, devlet kurumları gibi bir çok kurumda dijital dönüşüm stratejileri, Endüstri 4.0, Nesnelerin İnterneti gibi konularda eğitimler, konferanslar verdim. Önümüzdeki hafta büyük bir devlet üniversitemizin düzenlediği küçük teknoloji firmalarının büyüme ve yatırım bulma stratejileri ile ilgili bir çalıştayda konuşacağım. Dolayısıyla teknoloji stratejileri konusunda, hem Türkiye hem de gelişmiş ülkelerdeki gelişmeler ve yaklaşımlar ile ilgili bir miktar tecrübe edinme fırsatı buldum.

Şimdi somut gerçek olmayan hiç bir olaya değinmeden, konuyu kendimce rasyonel, objektif ve bilimsel bir çerçevede ele almaya çalışacağım.

Türk halkının içinde bulunduğu siyasi ortam nedeniyle her konuya fazlaca siyasi pencereden baktığını ya da muhalefetiyle-iktidarıyla siyasilerin ve medyanın her konuyu gereksiz yere siyaset ekseninde bir düzleme oturtarak bir kampanyaya dönüştürerek yansıttığını düşünüyorum. Halbuki iyi yapılan her işin alkışlanması, aynı zamanda her işin de daha iyi olabilmesi için eksik yönlerinin rahatça eleştirilebilmesi gereklidir. Hele hele böyle stratejik konuların çok daha bilimsel, ekonomik ve stratejik bir çerçevede ele alınması ve bir çatı strateji geliştirilerek o stratejinin çerçevesinde ilerletilmesi gerekir. Gelişmiş toplumlarda bu işler için babayiğite değil akla, fikre, iş planına, finansal ve bilimsel bir çerçeveye ihtiyaç duyar. Bunlar yerinde ise babayiğite zaten gerek yoktur, sadece aklı başında iş insanlarına ihtiyaç vardır.

Konumuza gelince, özetle fikirlerimi sıralayayım;

1- Dünya artık coğrafi sınırların ya da sahipliğin, milliyetin ekonomik ve teknolojik alanda anlamını yitirdiği global bir köy haline geldi. Markaların milliyeti kalmadı. Markanın milliyetini nasıl tarif edeceğiz? Üretim yerine göre mi? Tasarım yerine göre mi? Parçalarının menşeine göre mi? Sermayesinin sahibine göre mi? Hemen bir kaç örnek vereyim. Örneğin İsveç'in kendisiyle özdeşleşen meşhur markası Volvo artık Çinlilerin. Hepimiz Mercedes'i Alman markası olarak biliriz. Mercedes'in en önemli üretim yerlerinde birisi ve ana pazarlarından birisi ABD'dir. Pek çok aracında Fransız tasarımı motorlar kullanıyor. Daha önemlisi Mercedes'in büyük ortakları da ABD destekli Suud sermayesidir. Hepiniz WV emisyon skandalını hatırlayacaksınız. Alman hükümetinin buna cevabı yüzlerce polis ve onlarca savcı ile Mercedes'i basmak olduğunda ben Almanya'daydım. Microsoft ABD şirketi ancak Ar-Ge ve faturalama işlerinin büyük bölümünü İrlanda'da yapıyor. Baykar Savunma savaş olmasaydı Ukrayna fabrikasını açmış olacaktı. Yemeksepeti artık bir Alman ve Amerikan yatırımı. Trendyol Çin. Daha güzel bir örnek Bitcoin. Dünya'da emisyonu en yüksek para birimlerinden birisi haline geldi. Merkez bankası yok. Ülkesi yok. Dünyanın her yerinde kullanımda. Üç tane sosyal medya platformunu toplayınca Dünyanın en büyük ülkelerinin nüfusunu geçiyorsunuz.

Yani demem o ki, Dünya'da artık ürünlerin, markaların, şirketlerin milliyeti (ya da milliyetçiliği) gibi kavramlardan ziyade şirketlerin büyümesi, bulunduğu ülkelerde yarattığı istihdam-ekonomi-teknoloji-sinerji gibi kavramlar üzerine kafa yoruluyor, politika ve stratejiler geliştiriliyor. Çünkü artık Dünya doğru bulalım ya da bulmayalım, kapalı ekonomik modellerle yönetilmiyor ve firma ve ürünlerde milliyeti tarif etmek pek mümkün değil.


2- Türkiye'de bir çok otomotiv fabrikası var. Renault yarım asırdan fazladır Türkiye'de. Ford, Hyundai (kaçırdık ülkeden maalesef), Mercedes (kamyon, otobüs) gibi pek çok markanın üretim tesisleri var ve buralarda da Ar-Ge de yapılıyor; mühendislere, yan sanayiye müthiş bir bilgi birikimi de akıyor. Ford yeni İnternete bağlı araçlarını burada üretmeye başladı. Araçlardan gelecek anlık verilerin işleneceği bir platform üzerinde Türk mühendisler çalışılıyor. Yani ülkemize teknik birikim kazandırmaksa amaç, var olanlara da haksızlık yapmamak lazım. Mercedes Benz Türk'te yaptığı araştırmalar ile onlarca patent almış insanlar tanıyorum. TOGG'da seri üretim başladığına göre ar-genin ilk fazı bitti. Kaç patent alındı (ya da başvuruldu) bilen varsa yazsın.

3- Günümüzde otomobil üretmek için çok ileri bir teknoloji üretmek gerekli değil. İleri teknoloji makinaları kullanarak üreim yapmak ile karıştırmamak lazım. Ayrıca otomotiv rekabetin sert ve karlılığın az olduğu bir sektör. Ayrıca kendi otomobil markası olmak bir başarı da değil; bir sürü az gelişmiş ülkenin kendi otomobili zaten var ya da yolda.
...

Çok daha stratejik, karlı ve ileri teknolojinin argesini yapmayı gerektiren yatırımlar var. Aynı zamanda katma değeri de ticari başarı şansı da çok daha yüksek. Örneğin Bor-Karbür üretilmesi için Balıkesir'de bir tesisin 3 yıl önce temeli atıldı. Açılış töreninde oradaydım. Gerçekten ülkemize çok daha fazla katma değer sağlayabilecek bir yatırım ama 3 yıldır faaliyete geçemedi. Kurucu genel müdürü ve konuya teknik olarak hakim olan kişi şu anda İstanbulda bir teknoparkta yöneticilik yapmaya başladı.

Örneğin hepimizin ara ara konuştuğu bir çip üretim tesisini on tane otomobil fabrikasına tercih ederim. Keşke gelişmiş bir nanoteknoloji enstitüsü kurulsa. İlla babyiğit arayacaksak bu işlere arasak keşke.

Mesela I2I, 5G üzerine çalışan kıymetli şirketlerimizden birisi. Bence çok daha hayırlı işler yapıyorlar. Mesela Netaş, yine 5G üzerinde çalışan aynı zamanda Türkiye'nin yazılım ihracat şampiyonu olan önemli bir telekom şirketi. Onu destekleyeceğimize Çinli ZTE'ye sattık, Şangay Beşlisi'yle resim vereceğiz diye. Üstelik 5G teknolojisi elimizden çıkmasın diye aynı fiyata Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı da teklif vermişken.

Sonra ileri tarım teknolojileri. Türkiye kadar verimli toprağı olup da bu kadar verimsiz kullanan bir tane gelişmiş ülke yok. Gelişmiş oldukları için mi herşeyi verimli kullanıyorlar yoksa öyle kullandıkları için mi gelişiyorlar bir düşünmek lazım. Elektrikli otomobil yerine elektrikli traktör üretsek, çiftçiye ÖTV'siz versek ülkeye hizmet çok daha fazla olmaz mı? Nükleer santrallerimizi yabancılara yaptırıyoruz. Pakistan bile nükleer teknolojiye sahip. İlla yeni bir şey öğreneceksek bunun gibi niş konuları öğrensek daha mı az hizmet etmiş oluruz?

Ülke olarak hayal kurmayı, basit işlerden büyük medetler ummayı, kolay yoldan büyük kazanımlar elde edebileceğimizi sanmayı, bir şeyi yaparmış gibi yapmayı seviyoruz. Hayal kurmakla o iş olsaydı şimdiye bordan, toryumdan köşe olmuştuk. Mesela Uzay Ajansımız var mı var. Peki, nasıl gidiyor araştırmalar var mı bilginiz? Mesela yerli uçağımız 2019'da göklerde olacaktı, var mı bineniniz? Fatih tabletleri projesi yazıldı önceki mesajlarda. Birileri hala oradan kazandıkları paraları harcıyor. Sonra 2016'da yine bir seçim öncesi gittik Saab'dan bir aracın lisansını 40 milyon Avro'ya aldık yerli milli hibrit otomobilimiz 2019'da yollarda diye, sizin evin oradaki yollardan hiç geçti mi?
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-262501h.htm

Başka bir hastalığımız da sayılarla övünmek. Örneğin, yeni havalimanımız Avrupa'nın en büyüğü, bilmem kaç yüz bin metrekare. Garip bir şekilde bunula övünüyoruz. Bir kişi de çıkıp sormuyor, daha az kaynak ve alanla daha verimlisi, kullanışlısı yapılabilir miydi diye? Dünyanın en büyükleri dahil çok havalimanı gördüm. Yolcular ve havayolu şirketleri için açık ara en kullanışsız havalimanlarından birisi. Sebeplerini teknik olarak sıralayabilirim ama artık başka bir konuya kalsın

Peki yatırım yapılmasın mı? Ben neden kızıyorum?
Çünkü yatırım böyle yapılmaz da onun için.
İş planı, Proje Yönetimi, Proje Değerleme, Net Değer Hesaplama, opsiyon değerleme ... yüzlerce konu. Bunarı bütün dünyada üniversitelerde, yüksek lisanslarda, doktoralarda boşuna mı okutuyorlar. Hangi işimizde doğru düzgün yapıyoruz biz bunları?



Çok hikayesine girdim istemeden. Soru cevapla özetleyeyim:

-TOGG kurulsun mu?
Evet, eğer yatırım yapacak iş adamı varsa, projeye inanıyorlarsa otomobil de üretilsin, yoğurt da. İster yeni baştan tasarlasınlar, ister her şeyini dışarıdan lisanslasınlar. Tamamen ticari bir karardır. Yatırım yapılırsa ülke için değerdir, istihdamdır. Ancak gereksiz yere ütopik anlamlar da yüklememek lazımdır.

- TOGG Halkın otomobili mi olacak?
Bu segmentte bir aracın Türkiye'de halkın otomobili olmasını beklemek ütopik. Fiyatı açıklanınca göreceğiz. Bu segmentte bir araç ortalama gelirli bir insanın maaşından artan parayla 2-3 yılda alabileceği bir araç olması elbette mümkün değil. Kişi başı nominal milli gelirin 6 bin dolarlarda olduğu bir ülkeyiz. Bir aile için ayda bin küsür dolar yapar. Bu da brüt. Siyasiler adamları da saçma bir pozisyonda bıraktı.

- TOGG devlet imkanlarıyla desteklensin mi?
Bence diğer saydığım konular kadar özellikli bir yatırım değildir. Herhangi bir yatırıma ne şekilde destekler verilecekse aynı desteklerden faydalanılmalıdır.

- TOGG çıkınca ülke kurtulur mu?
Böyle sorunca ne kadar garip geliyor değil mi? Halbu ki medyadaki tartışmanın anlamsız dediğim ekseni tam da bu. Bir kısmı diyor ki vay be şimdi yırttık, diğerleri ama vidası bilmem nereden :) İki taraf da fazla anlam yüklüyor bazı şeylere. Mesela pil fabrikası çok ama çok daha değerli bir yatırım bu anlamda, ama onu konuşan yok. Kapağı bilmem nereden diyen de yok, yırttık diyen de.

- TOGG başarısız olacak bir firma mı?
Elbette başarılı olabilir. Teşvik şartlarını bilmiyorum. Çok abartılı teşvikler sağlandıysa çok iyi kar da yapabilir. Ancak, otomotiv sektörü rekabetin çok sert ve sürekli olduğu bir sektör. Ufacık bir fren pedalı arızası ihtimali Toyota'ya ne kadar zor günler yaşattı hatırlayanınız vardır. O yüzden bu kadar aceleye getirilmesi de işlerini ekstra zorlaştırıyor.

- TOGG almak ister misin?
Mantıklı fiyata güzel bir araba üretsinler. İlk alanlardan olurum. Hatta ciddi ciddi düşünüyorum fiyatlar açıklanınca sıraya girmeyi. Ama karar verirken gereksiz romantizmle değil teknik değerlere ve maliyetine göre karar veririm. Bu konuda en tutucu ülkelerden birisi Almanlardır. Alman malı kullanmayı çok severler. Ama kötü ya da pahalı malı da asla satamazsınız, çok titizlerdir. Öküzün altında buzağı ararlar. Bakın Opel batarken kimse aman Opel alalım Alman malı demedi. Amerikalılar sürekli gurur duyarlar Amerikalılıklarıyla ama o verimli Japon otomobilleri koskoca Amerikan Otomotiv sektörünü batırdı

- Ne yapalım?
Bu devirde bu ülkenin çıkışı teknolojide. Devletin artık rica-minnet, borç-harç çevirebildiği kısıtlı kaynaklarını betona, montaja, şişirilmiş ümitlere değil çok daha stratejik alanlara harcayalım. İleri tıp, ileri tarım, nano-teknoloji, robotik, yapay zeka, IoT ...

Ve tabi en önemlisi eğitim. Şu anda İstanbul'da ortaokul-lise öğrencisini yazdırabileceğiniz düzgün bir devlet okulu kalmadı. Çoğu ya imam-hatip oldu ya da özel. Geçenlerde Boğaziçi Üniversitesi İHA takımı Amerika'daki bir uluslararası ve çok önemli bir yarışma için okuldan yolculuk maliyeti için destek istedi, vermediler. THY bile öğrenci indiriminiz var ya dedi. Koca Boğaziçi Üniversitesi, koca THY, altı üstü 10 tane bilet. Bulamadılar pırlanta gibi çocuklar kaynak. Bir dostumdan rica ettim. Biz sponsor olduk. O yüzden ayranımız az içmeye, tahtrevalliyle de gitmeyelim gezmeye...


Sevgili dostlar, hiç bir siyasi görüşün tarafı taraftarı değilim. Çok siyasetçi tanıyorum. Ama siyaseti de, siyasetçileri de sevmiyorum.

Peki niye bu kadar yazdım, bu kadar dertliyim?
Çünkü ben biraz daha büyüdüklerinde çocuklarımı yurt dışına göndermek istemiyorum. Burada bir hayat kursunlar istiyorum. Ancak bunun için de buranın daha yaşanır olması gerekiyor. Bu konuda elimden gelen birşey varsa da yapmaya çalışıyorum. Üniversitelerde ders veriyorum. Eğitimler veriyorum. Siyasilere, bürokratlara dertleri, çözümleri anlatıyorum. Teknoloji stratejileriyle ilgili bilgi notları hazırlayıp bakanlarla, bakan yardımcılarıyla paylaşmaya çalışıyorum. Bazen anlıyorlar:) Sektöre faydalı iki tane tebliğin çıkarılmasına vesile oldum, teknoloji serbest bölgelerinin kurulmasında desteklenmesinde emeğim geçti.

Bu konuda da sizlere dilim döndüğünce derdimi anlatmaya çalıştım. Potansiyelimiz çok fazla. Aklın, bilginin, bilimin ama en önemlisi hesap kitabın yolundan gitmemiz; kişileri, tarafları soyutlayıp meselelerin özüne bakmamız gerektiğini düşünüyorum.

Kızdırdıklarım olduysa affola...
Abi baştan sona zevkle okudum yanlış bir kısım göremedim;
Müsaden olursa 1-2 satır eklemek isterim.

Volvo araçları çin malına döndü ama hiç duyduğum olmadı 'VOLVO eski VOLVO değil' hala ismi sağlamlıkla anılıyor.

Artık o 1 milyon km gidecek diyilen japonlar bile 'Renault'dan motor alıyor ama japon alınmaz artık diyen duymadım.

VW DSG adında bir baş belası üretti gerek pompa patlatması gerek vites geçişlerindeki sarsıntı var ama hala çok satanlar arasında. Hatta bu şanzımanı çok iyiymiş gibi yan markası haline gelen SEAT ve SKODA'da bu şanzımanı kullanıyor.

Mercedes 'Renault''dan motor alıyor ama üstüne teknolojisini koyuyor, kendi süspansiyonunu yapıyor konforundan ödün vermiyor teknolojisi ile seni Mercedes'e biniyor hissiyatından uzak tutmuyor.

Benim gibi dizel hastalarınnın son kalesi dCi ve CRDI yakında üretimlerine son verilecek dizellerin, bu yüzden artık araç üreticileri dizele yatırım yapmak istemiyor yaptıkları motora yıllarca yedek parça üretmek istemiyorlar.


Halkın otomıbili mi olacak?
Aslında bu soru forumda en çok konuşulmasını istediğim soruydu.
Eğer ortada bu çapta gurur duyulacak bir proje varsa biz projeyi kullanmak faydalanmak isteriz.
Eğer bu projeye bakıp iç geçireceksek sadece bu aracın sohbetini yapacaksak bizim için bir hayal kırıklığı olacaktır.


Biraz iğneleme gibi olacak ama 'İmam hatip+İlahiyat' bitirmek çoğu mühendislikten iş olanağı olarak ağır basıyor.
 
Togg almam. Çıraklık kalfalık ustalık diye üç dönem vardır. Togg şu an çıraklık döneminde. Elektrik şarz ücretleri yakıtı aratmyor. Tek şarzda 1000km ve araç ağırlığı 1.5 tonun altına düşmedende elektrikli araç almam hiç bir marka. Özellikle togg.
 
Togg almam. Çıraklık kalfalık ustalık diye üç dönem vardır. Togg şu an çıraklık döneminde. Elektrik şarz ücretleri yakıtı aratmyor. Tek şarzda 1000km ve araç ağırlığı 1.5 tonun altına düşmedende elektrikli araç almam hiç bir marka. Özellikle togg.
abi 100km'de normal sürüşte bir elektrikçi araç ortalama 18kW elektrik tüketir.

Pil tüketimi olarak en cimri araç bence 'Hyundai Kona' 64kW bataryası ile 400-430km civarında yol yapıyor ortalama 2 saat 20 dakika civarında bataryasını tam dolduruyor(şarj istasyonu değeri bu)

tek şarj ile 1000 km yol yapması için aşşağı yukarı 150kW bir bataryaya ihtiyacı var.
150kW boyutu ve ağırlığı var kapasite arttırmaya çalışırken ağırlık ekledik arabaya.

Şuan güncel arabalardan yola çıkalım;
Toyota corolla 2014.
7 litre yakıt ile 50km yol yapıyor deposunun 45 litre olduğunu belirtelim.
bu araba 42 litre yakıt tüketerek 300km yol yapabiliyor.

1 litre benzin 24 tl 42 litre yakıt almak için 1008 TL para ödedik
1008TL ödeyerek 300km yol gittik.


1kWh elektrik 2 tl.
Hynduai kona evde(tek faz ile) 8 saatde doluyormuş.(içinde %10-15 civarında enerji kaldrığı durumdan hesap yapıldı)
bu dolum için saat başına 7.2kW elektrik tüketiyor.

Saatde 14,50 TL harcıyor şarj olurken.
Evde tam şarja ulaştığında 115,20TL elektrik tüketti.
115TL'ye 400km yol yapmak varken neden almıyorsun ki abi?
hergün 100km yol yapıyor olsan bile tüketime bağlı olarak 3-4 günde 1 gece şarja bırakacaksın.
 
aslkjdsadj.png
 
İlk halkın daha rahat ulaşabileceği sonra prestij modeli gelse ne olurdu sanki.Mesele yapabilmekse o şekilde de yapılabilirdi. İşimiz gücümüz şekil yapmak, hava basmak. Bu kafayla gidersek bizden bir cacık olmaz.
Hangi araç üreticisi 4-5 yıl sonra çıkacak modelin duyurusunu yapar?
Daha o yıl gelmeden o yıl için geliştirilen araçları piyasaya sürüyorlar.

Birileri hikaye anlatıyor bizde o hikayeyi dallandırıp budaklandırıyoruz.
 
3 dakikada 1 togg inecek ama kim alacak?
kamu mercedes, audi, passat, talisman almaktan togg'a sıra gelmez zaten sınırlandırma ironik olmuş.

attığınız haberin yarısı saçmalıklar ile dolu.
yokuş iniş desteği vs. 2004-2005 yılında üretilen araçlarda bile görülebiliyor.
en çok satan suv malesef olamaz rakipleri at arabasından beri yapıyor ben 2si arasında kalsam arabanın ilk döneminden beri üretenden alırım.
 
Özel şirket bu. Yapsınlar satsınlar, kar edip vergi ödesinler, isdihtam sağlasınlar. Zamanla olur da ihracat yaparlar. Bunlar iyidir. Siyasileşmesi yüzünden arkasında dolanpa yolsuzluk ve israf var şüphesini bırakmalı. Zaman gösterecek herşeyi, yada üstünü örtecek.
 
Ahmet havya konusu daha anlamlı :)
Abi anlamsız tepkim için kusura bakmayın;
Hepiniz benden büyüksününüz hatta içinizde çocuğu olanda vardır allah bağışlasın.

Siz çocuğunuzun kendi çalışarak araba, ev sahibi olacağına inanıyor musunuz?
Dershane, özel ders gibi ilaveler almadan sadece standart eğitim ile nitelikli bir okul okuyacağına inanıyor musunuz?
Hadi bunlar ciddi şeyler birkaç kat alttan bakalım.

Çocuğunuz yaz tatilinde çalışarak tamamen kendi emeği ile rahat kasmadan donmadan oyun oynayabileceği bir bilgisayar sahibi olabilir mi?
oyun ne yav ders çalışssın adam olsun derseniz biraz avrupalı yaşıtları ile kıyas yapın cep harçlıklarını biriktirerek RTX3090'lı makine alabilir konumdalar, bir yaz çalışıp kendine orta halli (2005-2011) arasında bir otomobil alabiliyorlar burada 2008 model BMW'ye kasalara korkunç paralar istiyorlar.

Ben neslimin aptal yerine konulup neslimin tek amacının okul okuyup, iş sahibi olup 42 yıl çalışıp emekli olmayı beklemesi dışında bir beklenti görülmemesini kaldıramıyorum.

Bu gün işe girmiş olsam 42 yıl sonra emekliyim(normal şartlarda).

Neyleyelim biz bu şartlarda bu arabayı bize bedava verseler.

Bu yazdıklarım kesinlikle siyaset vs. değildir bize yaşamamızı mecbur kıldıkları hayat yukarıda bahsettiklerim hükümet değişirse bu yazdıklarım değişecek mi? Hayır.

Çok iyi elektronik mühendisi olacak adam maddi koşullar'dan dolayı oto sanayide işe başlıyorsa(bizzat sıra arkadaşım benim ne konumda elektronik bildiğimi görüyorsunuz benden çok daha iyiydi)


Yeterince açık konuştuğumu düşünüyorum 2027'de bir sonraki başkanlık seçimlerine zemin hazırlama tarihidir.
 
Konu artık iyice siyasete kaymaya başladı ...
 
Yok yahu ne kusuru. Siyaset konuşunca söyleyecek çok söz var elbet. Ve geleceğini bu ülkede kurmaya çalışan bir genç olarak, bizler (yaşlılar :D ) gibi mevcut ümit kırıcı duruma bir şekilde sebep olmuşlardan olmayan bir genç olarak, gelecek kaygısını yaşayan milyonları temsil eden bir genç olarak, eğitim sisteminin geldiği yeri daha yeni tecrübe etmiş bir genç olarak buralarda en çok da senin söz söylemeye ve bağırmaya hakkın var.

Ancak bu TOGG konusu hala benim için bu önemli konuları konuşurken odağa koymak için fazla sığ ve ilgisiz geliyor.
İktidardakiler seçim propagandası olsun diye abarttı da abarttı. Muhalefet de bu etkiye benzer aşırı bir tepki verdi.

TOGG gereksiz yere siyaset malzemesi yapılmış bir ticari girişimdir. Nokta. Bunu toplumu etkilemek için psikololojik bir unsur olarak kullanmak yanlıştır, ayıptır. Bence şu durumdan da en rahatsız olan da TOGG ortaklarıdır. Aldıkları ticari risk (devlet ne sağlıyor bilmiyorum) yetmezmiş gibi, gereksiz yere bir sürü topun ve yükün altında kaldılar. Adamlar sizce halk için ucuz araba yapmak için mi kurdu TOGG'u? Öyle bir dertleri var mıydı?

Geçenlerde gümrük vergisi konusunda biraz konuştuk. Şu ülkede ar-ge yapanların, araştırma yapanların, hatta hobi olarak maker olanların hayatlarını kolaylaştıracak herhangi bir buluş, düzenleme ya da teşvik bana sorarsanız ülkeye katkı açısından TOGG'dan çok çok daha faydalı. Bu yüzden havyaya referansla "boşver bu konuyu, o daha anlamlı" demek istedim.
 
Status
Yeni mesajlara kapalıdır.

Çevrimiçi personel

Forum istatistikleri

Konular
6,952
Mesajlar
118,757
Üyeler
2,824
Son üye
selocan32

Son kaynaklar

Son profil mesajları

hakan8470 wrote on Dede's profile.
1717172721760.png
Dedecim bu gul mu karanfil mi? Gerci ne farkeder onu da anlamam. Gerci bunun anlamini da bilmem :gulus2:
Lyewor_ wrote on hakan8470's profile.
Takip edilmeye başlanmışım :D ❤️
Merhaba elektronik tutsakları...
Lyewor_ wrote on taydin's profile.
Merhabalar. Elektrik laboratuvarınız varsa bunun hakkında bir konunuz var mı acaba? Sizin laboratuvarınızı merak ettim de :)
Lyewor_ wrote on taydin's profile.
Merhabalar forumda yeniyim! Bir sorum olacaktı lcr meterler hakkında. Hem bobini ölçen hemde bobin direnci ölçen bir lcr meter var mı acaba?
Back
Top