Konuya, piyasanın yönlendirici bazı kavram ve tanımları ile yaklaşırsak, işin özünü kaçırabiliriz.
Dikkat ettiyseniz, ben o satırları
@TA3UIS 'in şu cümleleri üzerine yazdım:
"Ben tüm frekanslarda kaydedildiği şekliyle aynı orantıda dinlemeyi tercih ederim.
Amfi ve hoparlörler/kulaklıklar bunu başarabildiği oranda başarılı demektir."
Stüdyo monitörleri, yapılan kayıttaki en ufak kusuru, eksikliği, dengesizliği eser piyasaya çıkmadan önce yakalamaya yönelik olarak kullanılırlar. Bu amacı yerine getirebilmesi için, kayıttaki hiçbir olumsuzluğu örtmeden, saklamadan veya o kayda güya olumlu bir şeyler eklemeden (süslemeden) her şeyi "olduğu gibi" vermesi gerekir. Bunun için de, en başta olabildiğince düz bir frekans karakteristiğine sahip olmalıdır. Yani, hiçbir frekans bölgesi baskın/abartılı veya zayıf/düşük olmamak zorunda. Bu da yetmez; tasarım, üretim, malzeme ve işçilik bakımından, sesi değiştirecek hiçbir şeyi bünyesinde barındırmamalıdır. Sesi "olduğu gibi" vermek, ancak böyle mümkün olabilir.
Şimdi birisi bana, yukarıda çizdiğim çerçevenin "gerçek HI-FI" ile ne farkı olduğunu açıklasın lütfen. Orada yazdıklarım aslında tam da HI-FI 'nin tanımı niteliğindedir.
Burada, stüdyo monitörlerinin (bildiğim kadarıyla hepsinin) elektronik devreleri de içinde barındıran "aktif" hoparlörler olduğunu da gözden kaçırmamamız gerekiyor.
Şurada kullanılır, burada kullanılmaz konusuna geçmeden önce...
O mesajımda da belirttim; "HI-FI" diye satılan pahalı hoparlörlerin çoğu, müziği kendince süslüyor. Yoksa, şu markanın şu modeli klasik müzik için veya caz için daha uygun, şu diğeri rock müziğini daha iyi yansıtıyor gibi değerlendirmeler yapılmazdı.
Teşbihte hata olmaz derler...
Bir HI-FI hoparlörün şu ya da bu müzik türüne daha uygun olduğunu söylemek; bir tavuk yumurtasının menemen yapmaya, haşlanmaya veya kek yapmaya daha uygun olduğunu söylemek kadar anlamsızdır. Eğer gerçek bir tavuk yumurtası ise, kişinin canı ne çekiyorsa onu yapar.
Hoparlör de gerçekten HI-FI ise; kişi ister Dede Efendi dinler, ister Mozart, isterse Elvis Presley. Eğer bunlardan birinde yetersiz kalacağı endişesi varsa, o hoparlör gerçekte HI-FI değildir. Ben bugüne dek hiçbir amfi entegresinin veri sayfasında (datasheet) "şu müzik türüne daha uygundur" diye bir ibare görmedim. Aynı şekilde, hiçbir crossover devresinde de...
Denilebilir ki, kabin imalatında belli titreşim türlerine daha uygun malzeme seçilip kullanılabiliyor vs. Bunu da pek aklım almıyor. Zil sesi rock müziğinde de var, klasik batı müziğinde de. Davul da aynı şekilde... HI-FI bunların hepsini verebilmek zorunda. Ayrıca, 3-5 değişik müzik türünü seven bir insan, her biri pahalı olan farklı hoparlörlerden birkaç çift satın alıp, o an dinleyeceği müziğe göre hoparlör mü değiştirecek?
Üreticilerin veya piyasa bezirgânlarının yönlendirmelerine kapılmadan düşünecek olursak...
Yukarıda açıkladığım üzere, aslında "gerçek HI-FI" tanımına tam olarak uyan stüdyo monitörleri, zevk için müzik dinleme amaçlı olarak da bal gibi kullanılır. Tabii eğer kişi kayıttakini olduğu gibi dinlemek istiyorsa... Basları şöyle yapsın, tizleri böyle etsin, ortaları fazla duyurmasın gibi taleplerde bulunmuyorsa... Hatta bir adım daha ileri gideyim; eğer ön yükselteç (preamp) aşamasında ekolayzır kullanan bir kişiyse, o tür özel taleplerine rağmen bile stüdyo monitörlerini keyif dinlemesi için kullanabilir.