evet haklısınız bu aralar biraz melankolik takılıyorum... tabi asıl sorun bunun altında yatan sebeplere bakmak şim bunları burda açıklamak tek tek yazmak belki doğru olmaz .
uğraşıyorum yakın çevremde bilen bilir elimden gelenin fazlasını yaptığımı düşünüyorum ama ne yaparsam yapim bazı şeyleri değiştiremiyorum serdar ali çelikler in deidği gibi ne yaparsan yap olmayacak diyor bir video bizim durumumuz da biraz öyle işte ne yaparsam ne kadar mücadele ederem edeyim olmuyor birşeyleri değiştiremiyorum..
zamanında ankaralı sevdiğim bir abimiz bana şöyle demişti. hayatı böyle olduğu gibi kabuk et bekarlık yalnızlık işssizlik parasızlık bunları hayatın bir parçası olarak gör ve sevmeyi dene nasıl olsa sonuç değişmiyor demişti galiba haklı boşuan mücadele ediyoruz boşuna kürek çekiyoruz...
Biz insanlar, gücü sınırsız olan, her şeyi değiştirebilecek kudrette varlıklar değiliz. Zaten mücadeleci, savaşçı olmak da hedefleri bilinçsizce, hesapsızca seçip onları alt etmeye çalışmak değildir. Tam tersine, mücadelecilik, önce hedefleri doğru belirlemekle başlar.
Bir Alman atasözü şöyle dermiş: Gerçekleri olduğu gibi kabul edin ama istediğiniz gibi olmaları için de çabalayın.
Aslında burada birkaç şeye birden vurgu yapıyor.
1) Eğer bir şey gerçekse, onu değiştirme niyetinde bile olsanız, o gerçekliği kabul etmekle işe başlayın. Yani bir bakıma, doğru tedavi için doğru teşhis şarttır demiş gibi oluyor.
2) Bir şeyin gerçek olduğunu kabul etmekle, onu içine sindirmek (benimsemek) aynı şey değildir.
3) Bir gerçekliği kabul etmiş olmak, ona teslim olmayı ve sonsuza kadar aynı şekilde kalacağını kabullenmeyi de gerektirmez. O an gerçek olsa bile, sizin çabalarınız sonucunda o olgu gerçekliğini yitirebilir.
"ne yaparsam yapim bazı şeyleri değiştiremiyorum (...) ne yaparsam ne kadar mücadele ederem edeyim olmuyor birşeyleri değiştiremiyorum.."
Yalnızca ihtimaller üzerinden bakmayı deneyeceğiz, darılmaca gücenmece yok
. Belki sizin elinizde olmayan, gücünüzün yetmeyeceği şeyleri değiştirmeye çabalıyorsunuzdur (yanlış hedef seçimi).
. Belki konunun üzerine giderken zamanlama hatası yapıyorsunuzdur. Yani, belki daha ileri bir tarihte değiştirilmesi daha kolay olacak bir şey için acele ediyorsunuzdur (yanlış zaman seçimi).
. Belki farkında değilsinizdir ama doğru yöntemler kullanmıyorsunuzdur (yanlış yöntem seçimi).
. Dürüst ve tarafsız olmak gerekirse, şu olasılığı da dillendirmek zorundayız: Belki de değişmesi gerekmeyen şeyleri değiştirmek istiyorsunuzdur (yanlış bakış açısı).
Konunun detaylarını bilmeden, sakince ve akıl süzgecinden geçirerek süreci doğru analiz etmeye katkı sağlasın diye yazıyorum bunları. Siz de bu gözle bakın lütfen.
"zamanında ankaralı sevdiğim bir abimiz bana şöyle demişti. hayatı böyle olduğu gibi kabuk et bekarlık yalnızlık işssizlik parasızlık bunları hayatın bir parçası olarak gör ve sevmeyi dene nasıl olsa sonuç değişmiyor demişti galiba haklı boşuan mücadele ediyoruz boşuna kürek çekiyoruz..."
Kullandığımız dil, jargon, düşüncelerimizle ve duygu dünyamızla paralellik taşıma eğilimindedir.
Aslında yukarıda, "belli koşullar altında" değiştiremeyeceğimiz gerçekleri kabul etme, gücümüzün sınırlılığını bilme gibi kavramlardan ben de söz etmiş olsam da; Ankaralı abinizin ve sizin ifadelerinize tam katılamıyorum.
Hani bir önceki mesajımda, "yeri geldiğinde taktik icabı geri çekilebilmek ama son noktada teslim olmamak" şeklinde bir şeyden söz etmiştim. İşte sizlerin ifadelerinde geçici kabullenişin ötesine geçip, hayat karşısında yenilmişlik duygusunu çağrıştıran şeyler var, o yüzden tam katılamıyorum. Böyle bir yaklaşım, bir yanıyla psikolojimiz üzerinde yük oluşturuken, diğer yanıyla kendimize de haksızlık olur.
"Şu an bu durumu değiştiremem, o yüzden bir süreliğine işi oluruna bırakıyorum" şeklindeki bilinçli bir karar ile "boşa kürek çekiyorum" tavrı her ne kadar birbirine benziyor görünse de, aslında özünde farklıdır.
Birinde, "ipler benim elimde, mantıklı değerlendirmeler yapıp neyle ne zaman mücadele edeceğimi kendim belirliyorum" duygusu hâkim iken; diğerinde "hayat bildiğini okuyor, ben istemesem de ona uymak zorunda kalıyorum" duygusu öne çıkmış olur.
Bunu bir ifade detayına takılmak gibi görmeyin lütfen. Dedim ya; kullandığımız dil, jargon, düşüncelerimizle ve duygu dünyamızla paralellik taşıma eğiliminde. Konuyu bu yönüyle önemsediğim için dillendiriyorum bunları.
Aslında siz de yazmışsınız; uğraşıp didindiğinizi, bir şeyleri değiştirmek için çabaladığınızı... Bunlar sizin hiç mücadele etmeden teslim olma tavrına çok da yatkın olmadığınızı gösterir. Geriye, olan bitenin adını doğru koyup, kendinize de haksızlık etmeden işi bilinç düzlemine oturtmak kalıyor.
